İlk maçın sonucu 3-0’dan döndüğü için sezonun senaryosu değişti demiştim. Demek ki kadere bir kere yazılmış ve alın yazınızı değiştiremiyorsunuz.
Fenerbahçe çok kötü mücadele ettiği ve hiçbir varlık gösteremediği bir karşılaşma sonunda Shakhtar’a yenildi ve Şampiyonlar Ligi’ne veda etti.
Ve 4-4-2’nin; Nani ve Diego’lu oyun düzeninin bir anlamda sonudur.
Çünkü göze batan bir gerçek var ki bu iki futbolcu da Shakhtar’ın dirençli ve güçlü oyuncu yapısı karşısında hiçbir varlık gösteremediler.
İlk yarı bütün takım neredeyse Diego’nun kaybettiği topların yarattığı pozisyonları karşılamak için oynadı durdu.
Raul ilk 45 dakika sahanın Fenerbahçe adına en iyisiydi. Hem geride, hem orta alanda hem de hücumda mücadele etti, pres yaptı, top kapmaya çalıştı, şut çekip, pozisyon yarattı. İkinci yarı da benzer bir görüntü içindeydi.
Ancak Fenerbahçe’nin tüm orta saha varlığı Raul’dan ibaretti.
Belki benim takip ettiğim televizyon kanalında göremedim, Souza, Raul’un futboluyla kıyaslandığında kayıp bir futbolcu gibiydi.
Bu dörtlüden oluşan Fenerbahçe orta sahasının Shakhtar gibi bir takıma karşı ne şansı olabilirdi?
Aklıma gelen ilk şey sağ ve solda beklerin daha etkili oynaması; ancak bir kere Şener bunu yapmaya çalıştı, sert bir şekilde yere indirildi.
İlerideki ikili Sow ve Fernandao’nun da orta alanla tüm bağlantısının koptuğunu da göz önüne aldığımızda geriye be kalıyor ki?
Fenerbahçe Kadıköy’de ikinci yarı oynadığının onda birine bile ulaşamadı.
Pereira’nın biraz pragmatist olması gerektiğini konuşmuştuk; bunun bir anlamı da Fenerbahçe’nin alışıldık oyun düzeni ve biraz daha sağlam oynamasıydı.
Persie’yi riske edemiyorsan, belki aynı şeyi Nani için bile uygulamak gerekirdi? Çünkü orta saha çöktüğünde takımın ne savunması ne de hücumu bir şeye benziyor.
“Maalesef Fenerbahçe turu hak edecek futbolu oynamadı.”
Buraya kadar olanlar UEFA’nın hoşlandığı işin sportif boyutudur.
Marka değerine dair değerlerdir.
Fred’in oynaması skandal ötesi bir durumdur.
Sakın Fenerbahçe’nin başarısızlığını bir oyuncunun oynayıp oynamasıyla kıyasladığımız sonucu çıkmasın; bu tur öyle ya da böyle Shakhtar’ın hakkıydı.
Bunu cebimize yerleştirelim.
Ancak Fred’in içinde bulunduğu şaibeli ve tedbir gerektiren durumu karşısında UEFA’nın marka değeri saplantısına rağmen sessizliği veya eylemsizliği tam bir oportünizmidir.
UEFA’nın bel kemiği yoktur. Biz böylelerine dansöz diyoruz.
Pereira’nın yaptığını asla onaylamamakla birlikte o pozisyonda Fred’in olması İlahi takdir gibi bir şeydir.
Adaletsizliğiniz işte bu şekilde yüzünüze vurulur.
Fred o pozisyonda üç defa sahtekarlık yapıyor; profesyonel ya, futbol temaşa oyunu ya hakkını veriyor.
2. Pereira’nın kendisine yaptığı fiilden de bir Fair Play dersi veriyor,
3. ortalığın karıştığı anda, herkes birbirine girmişken o çizgi dışında olduğunu fark edip, ayağa kalkıyor ve tekrar sahanın içinde kıvranmak üzere geri gidip yatıyor.
Şimdi biz bu futbolcunun B numunesinin pozitif çıkıp çıkmadığını bekleyeceğiz öyle mi?
Türkiye’de bize ahlak dersi veren Lucescu’ya ne demelidir?
Bunların hepsi profesyoneldir.
Para için yapılmayacak şey yoktur.
Marka değeri dediğimiz şey de işte budur.
Fenerbahçe kısa vadede bunu asla çözemez.
Paşa paşa bu sezon başının üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan şu men olayını da bir an önce çekip gerçek mücadeleye çok farklı aktörleriyle birlikte girmelidir.
Son sözü yine takıma getirelim.
Pereira’nın hareketi asla atılmak olmamakla birlikte, hafızam beni yanıltmıyorsa Ferguson’un bile benzer bir pozisyonunu hatırlıyorum, futbolcuyla böyle diyaloglara girilmesini asla doğru bulmuyorum.
Bilic örneğinden kurtulmuşken bu sezon bir de Pereira ile uğraşmamak gerekiyor. Benzer hareketi bir Galatasaray maçında yapsa sonuçları çok daha ağır olabilir.
Ve yayıncı kuruluş…
Temel mesele samimiyet, inandırıcılıktır, gerisi boştur. @Digiturkson maç yayını ücret talebiyle bunu yitirmiştir.
Bundan sonra @Digiturkdeyince aklımıza fırsatçılık gelecektir. Bu bir hizmet şekli değildir, hepimiz ne olduğunu biliyor, farkındayız.
Bu aynı zamanda enflasyonun da temel nedenidir.
Enflasyon dediğimiz şey nedir biliyor musunuz? Sürekli birbirimizi kazıklamaya çalışırken yaşamak için ödediğimiz bedeldir!
Bu asla ne ticarettir ne de tüccarlıktır.
http://twitter.com/uzaygokerman