Fenerbahçe sezonun ikinci yarısından itibaren bir adım ileri iki adım geriye giden bir performans sergiliyor, Galatasaray galibiyetiyle ligde oynayacağı Beşiktaş maçına liderlik için çıkacak duruma gelmişken, geçen hafta Gençlerbirliği’ne kaybederek bir anlamda bunu sanki istemiyormuş da elinin tersiyle itiyormuş görüntüsü verdi.
Beşiktaş, bu sezon ligde çok ilginç sonuçlar alıyor. Geçtiğimiz yıllarda kazanması gereken çok basit maçlarda yaptığı puan kayıplarıyla çok erken yarıştan koparken, bu sezon en azından seri galibiyetlerle final maçlarına çıkıyor.
Ancak final maçlarındaki tutuk ve sonuca gitmeyen futboluyla taraftarını üzüyor.
İlk yarıdaki Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarını bu klasmanda görüp değerlendirebiliriz.
Avrupa Ligi’ndeki Clup Brugge eşlemesi de Beşiktaş için bir eşik atlama karşılaşmasıydı, ancak bunu da geçemedi ve Liverpool galibiyetiyle gelen havayı da ortadan kaldırmış oldu.
Fenerbahçe, Beşiktaş’ın tam aksi görüntüde önemli final maçlarını ciddiye alıp, rakiplerine karşı çok daha üstün performans sergileyebiliyor.
Trabzonspor maçının 0-0 sonuçlanması tamamen beceriksizlikten kaynaklanan bir durumdu.
Aynı şeyi Galatasaray derbisinde de tekrarlayacaktı Fenerbahçeli oyuncular, ancak zorlaya zorlaya sonuç almasını bildi.
Fenerbahçe’nin artık kronik hale gelen bir gol atma sorunu olduğu bilinen bir gerçek haline geldi. Ligimizin değil, belki de Avrupa’nın en fazla gol pozisyonu üretip, kaleye şut çeken ekibi konumundayken buna karşın attığı gol sayısı neredeyse liglerin en zayıf takımlarının da gerisinde kalacak seviyelerine indi.
Bu da Fenerbahçe’nin her geçen gün hem futbolunu hem de futbolcuların moral kondisyonunu ve stres seviyesini etkiler hale geldi.
Beşiktaş’ta Demba Ba ve Sosa sezonun ilk yarısındaki performanslarının uzağında oynamalarına karşın futbolun bilinen bir gerçeğidir ki futbolcular önemli maçlarda çok daha konsantrasyonu yüksek bir oyun ortaya koyabiliyorlar.
Beşiktaş’ın ekstra bir Gökhan Töre gerçeği var ki bu sezon belki de bulunduğu pozisyonun ana etkenlerinden biri olarak bu futbolcuyu gösterebiliriz.
Beşiktaş’ın en zayıf bölgesi savunmanın en gerisindeki iki stoperinin zaman zaman yaptığı hataları oluyor. Beşiktaş hala savunmasını tam anlamıyla oturtabilmiş değil. Sadece stoperleri değil, sağ ve sol savunma oyuncuları da özellikle defans yaparken kritik boşluklar verebiliyor.
Fenerbahçe’nin pozisyonel anlamda en güçlü olduğu sol kanadı Beşiktaş’ın da en kırılgan bölgesi olabilir ve sonuca etki de edebilir.
İsmail Kartal ezberini bozmayarak burada Sow tercihini kullanıp yine Alper’i yedek soyundurursa buradaki dengeler yine Beşiktaş lehine düzelebilir.
İsmail Kartal haklı olarak şunu düşünüyor olabilir, ben de teknik adam olsam bunu göz ardı edemezdim, “takımın pozisyona girmesinde sorun yok, gol vuruşu eksimiz var, ileride kurduğum üçlü hat çalışıyor ama gol atamıyor?”
Kesinlikle haklı bir bakış açısıdır bu ancak Gençlerbirliği karşılaşmasında bu da çalışmadı. Çünkü atak üstünlüğü sadece havadan ceza sahasına yapılan uzun ve şişirme ortalara dönüştü ve bu da rakibin işini kolaylaştırdı ki zaten Beşiktaş da Fenerbahçe’nin aynen bu şekilde oynamasını bekleyecektir. Çünkü Beşiktaş stoperleri de aynen Gençlerbirliği’ninkiler gibi havadan gelen toplara karşı Fenerbahçe hücumcularına avantajlı olduğunu düşünüyorum.
Fenerbahçe topu yere indirebildiği ve sağdan soldan Beşiktaş ceza sahasına girerek oynayabildiği ölçüde etkinliğini artıracaktır.
Bunun için de yardımlaşmasını bilen ve isteyen, yerden top yapacak adamlara ihtiyacı olacaktır.
Ligin ilk yarısında oynanan maçta Sow yedek çıkmıştı hatırlanacağı gibi…
Kuşkusuz teknik adamların kadro tercihleri en az oyunu ne şekilde oynayacakları kadar etkili oluyor.
İsmail Kartal’ın en zorlanacağı konulardan bir tanesi de bu olacaktır ve bana göre geç kalınmıştır. Beşiktaş gibi ligdeki en önemli karşılaşma öncesinde bu seçimi yapmak zorunda kalınması aynı zamanda riskleri almak anlamına gelmektedir.
Öyle de çıksa, böyle de kadro oluştursa sonuç olarak Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın ortalama nasıl bir futbol oynayacaklarını biliyor ya da kestirebiliyoruz.
Fenerbahçe girdiği pozisyonları gole sonuçlandırırsa zaten sorununu çözüyor. Mesele burada düğümlendiği için alternatifleri konuşmak zorunda kalıyoruz.
Fenerbahçe’nin oturmuş ve yerleşik kadro yapısı Beşiktaş’ın bütün avantajlarını ve silahlarını karşılayacak düzeyde ve seviyededir, burada sorunu yok, ancak hücumda beş altı haftadan beri süregelen sıkıntılar tekrarlanırsa Beşiktaş maçı 60. Dakikadan sonra dengeleyip, psikolojik olarak da rahatlayıp Fenerbahçe’nin işini zorlaştıracak bir yere götürebilir.
Galatasaray maçı öncesinde de yazmıştım, tekrar etmem gerekiyor.
Ligde şu an üç takım başa baş mücadele ediyorlar. Buradaki puan kayıpları her şekilde telafi edilecek seviyelerdedir. Önemli olan diğer maçlarda takımların göstereceği reaksiyondur.
Beşiktaş’ın Galatasaray’la yapacağı final niteliğindeki maç 33. Hafta ve TT Arena’da oynanacaktır. Bu maçın önemi Beşiktaş açısından Fenerbahçe ile yapacağı karşılaşmadan çok daha farklıdır. Beşiktaş Galatasaray’a karşı kaybetme lüksü olmayacağı bir karşılaşma yapacaktır.
Fenerbahçe için de bu karşılaşma psikolojik eşik olur. Kaybederse dünyanın sonu değildir ancak içindeki bütün dengeler alt üst olacaktır.
http://twitter.com/uzaygokerman