Fenerbahçe'de bir çok şey geri gitmiş gözüküyor. Aynı oyuncuların bir kaç içinde takım oyunu anlamında bambaşka bir görüntüye bürünmelerinin mutlaka sebebi olmalıdır.
Salzburg maçlarının kahramanı Volkan olmuştu; dünkü maçın Fenerbahçe adına adamı yine kalecisiydi.
Galatasaray'ı Fenerbahçe'den ayıran belki de kupayı kazandıran en temel fark; sarı kırmızılı orta saha oyuncularının hatta zaman zaman savunmadakilerin uzun topları arkadaşlarına ulaştırmadaki yüksek isabet oldu.
Bu size ne kazandırıyor?
Uzun toplarla çıkabildiğinizde bir kere rakip savunmayı çok daha az adamla yakalayabiliyorsunuz. Eğer rakibinizin savunma oyuncuları devşirilmişse o zaman hamle üstünlüğünüz de olabilir anlamına gelir.
Mehmet Topuz ve Bekir; Amrabat ve Drogba'ya karşı çok zor durumlara düştüler.
Hasan Ali Kaldırım karşısındaki oyuncu Galatasaray'ın en kötüsü Hamit olmasına rağmen çok adam kaçırdı, ters kademe yapamadı.
Bruno Alves bu savunma zafiyetlerine orta alanın düşmesi de eklenince kelimenin tam anlamıyla tek başına direnmek, savaşmak durumunda kaldı.
Ve sonunda da onun da sinirleri bu durumu kaldıramadı ve profesyonelliğe yakışmayacak şekilde beş dakika içinde aldığı iki kartla hem oyun dışı kaldı hem de Fenerbahçe'nin sonunu hazırlayan adam oldu.
Baroni-Emre-Mehmet Topal'dan oluşan orta alanın pozisyon üretmekten çok uzak olduğu kesin ama geçen sene en azından orta alanı tutabilme becerisi gösteriyorlardı.
Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'si panik futbolu oynuyor.
Sow bile ilk yarı daha önce kolaylıkla yapabileceği basit hamleleri tamamlayamadı, eli ayağı birbirine karıştı.
99. dakikada yenilen golden sonra Fenerbahçe'nin kalan 20 dakikadaki oyunu aslında maçın genelinde yapması gerekendi.
Galatasaray özellikle Selçuk, Drogba ve Sneijder ile sakin, olgun bir futbol oynuyor. Drogba zaten her anlamda profesyonelliğin zirvesini yaşıyor ya da gösteriyor gibi...
Bu oyuncuların faul alış biçimleri bile bu anlamda değerlendirilebilir.
Savunmada Gökhan ve Semih'in hiç açık vermemesi, sağ kanatta oynayan Eboue'nin derli toplu oyunu, Hakan Balta'nın da işi bitiren ortası Fenerbahçe'de olmayan değerlerdi.
Hamit ne yaparsa yapsın bu takımın bir parçası olamayacağını gösterdi.
Muslera özellikle 1-0'dan sonra kurtardıklarıyla ön plana çıkıverdi.
Galatasaray'ın bir sene sonra bu sefer Kayseri'de Kupa'yı rakibine bırakmaması sezon öncesinde onlar için büyük moral olacaktır. Üstelik İngiltere'de kazanılan bir turnuvadan sonra özgüven üst sınıra ulaşacaktır.
Salzburg maçlarındaki oyunun Fenerbahçe'ye Süper Kupa finalinde yetmeyeceğini söylemiştik, şimdi bunun boyutunu değiştiriyoruz, Şampiyonlar Ligi Play-off'u için aynı yorumu yapıyoruz.
Mesele Emenike'nin takıma gireceği falan değil. Fenerbahçe oyun kuramıyor, set oynayamıyor. Pas dağıtımında sorun yaşıyor.
Ezberler bozulmuş...
Ersun Yanal'ı çok zor günler bekliyor olabilir.
http://twitter.com/uzaygokerman