Alex’in forma giymediği bir karşılamada onun oynadığı pozisyonda kimin ne şekilde görev yapacağının denemesi ve karmaşası vardı ilk yarı. Önce Stoch denedi; olmadı. Sonra Caner biraz oynamak istedi, üst üste yaptığı yanlış pas tercihleri ve hatalarıyla taraftarının tepkisini üzerine çekti.
Böylece koca bir 45 dakika Aykut Kocaman’ın farklı oyuncu tercihleriyle klasik taktiğini oynama düşüncesi çerçevesinde yaşandı ve bitti.
İlk yarının özetinde Fenerbahçe’nin tek bir atak gerçekleştirememesi, Antalyaspor kalesine şut çekememesini yazabiliriz.
Bol yan ve geri paslara dayalı, bir türlü olgun pozisyona dönüşmeyen denemeler Antalyaspor’un kalabalık defans kurgusunun arasında sürekli duvara çarpıp geri döndü.
Antalyaspor içinde bulunduğu can havlinin de etkisiyle sonuna kadar mücadele edecek bir takım görüntüsü çizdi. Mehmet Özdilek, oyuncuların arasındaki mesafeyi kapatarak oyunu dar alana sıkıştırıp, Fenerbahçe’nin hücum yapma arzusundaki oyuncularına çoğu zaman üç futbolcu ile baskı kurdu.
Böylesine baskılı savunma anlayışına Bienvenu tarzındaki oyuncuların tek başlarına karşılık vermesi çok zordu. Zaten başarısız oldu.
İkinci yarı Aykut Kocaman başka bir şey denedi.
Bienvenu’yu oyunda tutarak yanına Sow’u ekledi. Böylece benzer özelliklere sahip iki oyuncunun olduğu çift forvetli bir hücum hattı oluşturmuş oldu.
Orta alanda hücum adına hiçbir varlık gösteremeyen Selçuk Şahin’i de çıkarıp Baroni’ye partner olacak Emre’yi soktu.
Selçuk bu takımın neredeyse 10 yıllık oyuncusudur. Her zaman görev adamı oldu; bir şekilde her dönem bu takımın içinde tutunmayı başardı. Ancak Baroni ile birlikte oynarken çok sırıtıyor. İkisi birden orta alanı etkisizleştiriyor.
Emre ise bu iki oyuncuya göre çok daha yaratıcı özellikleri var.
Aslında Stoch veya Caner’den biri biraz daha varlık gösterebilseydi Aykut Kocaman iki farklı taktik denemek zorunda kalmayacaktı.
Çift forvetli oyun tarzı özellikle görece daha zayıf takımlara karşı etkili bir hücum silahı oluyor.
Hem Sow hem de Bienvenu’nün gol bulması taktiksel değişimin etkisiyle oldu. Fenerbahçe ileride daha fazla çoğalırken gol için Antalyaspor kalesine çok adamla hücum ederek tüm boşluklara sızma arzusu bunda sonuç veren bir diğer unsur oldu.
Fenerbahçeli oyuncuların neden bu kadar çok yan ve geri pas yapıyor olduğunu anlamak gerçekten çok zor. Oysa dikine oynayıp, kalabalık hücum etmenin, top kaybedilse bile baskıyla geri kazanmanın sonuca ne kadar etki ettiğinin net göstergesiydi dünkü karşılaşma; özellikle ikinci golde bunu gördük.
Fenerbahçeli oyuncular bir türlü ileride çoğalmayı beceremiyorlar. Hızlı hücum gerçekleştiremiyorlar. Aykut Kocaman mutlaka her maç sonrasında karşılaşmayı tekrar tekrar izlettiriyordur oyuncularına; ancak rakibin bazen tek bir oyuncu ile atağa çıkan Fenerbahçeli futbolcuları durdurabildiğini kafalarına kazıması gerekiyor.
Dün Gökhan Gönül uzun zaman sonra yine eski günlerine dönmüş olduğunun sinyallerini verdi. Final maçlarında onun bu futbolu takıma katkı sağlayacaktır.
Baroni her ne kadar pas hatası yapıp top kaybetse de kaleye şut çekmeyi düşünen ve bunu gerçekleştiren futbolcu olması bakımından cesurdu.
Bekir, Serdar’a göre belki çok daha gösterişsiz oynuyor ama defans kademesinde neredeyse hatasız müdahalelerde bulunuyor.
Antalyaspor, Samsunspor’un puan kaybetmesiyle ligde kalmayı başardı. Bu pozisyona nasıl düştü gerçekten merak konusudur.
Fenerbahçe’nin ligden düşen Manisaspor ve Samsunspor’a verdiği 7 puan bu sezonun şu an lig sıralamasındaki sonucu ortaya koyuyor.
Hakem Tolga Özkalfa için bu sezon yeterince yazdık. Kesinlikle bu düzeye ait biri değil.
http://twitter.com/uzaygokerman