Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Demokrasi kamuoyunun omuzlarında yükselir. Modern çağda siyasi partiler, kurumlar, meclisler, hükümetler veya devlet başkanları kamuoyuna rağmen varlıklarını sürdüremezler.

Bu nedenle yeni milenyumun hemen öncesinde ve sonrasında kiminde dış müdahalelerle de olsa bazı diktatörlükler yıkılmıştır. Yıkılmaz gibi görünen kişiler devrilmiştir.

Kamuoyunun neyi takip ettiği, izlediği, neye inandığı veya inandırıldığı önemli bir etkendir.

3 Temmuz süreci Türkiye’nin ortasına bir bomba gibi düştüğünde bu sürecin propagandasını yapanlar anında bir kamuoyu oluşturma, insanları ikna etme çabasına giriştiler. Ortada anlaşılması, takip edilmesi olanaksız birbiriyle çelişen bilgi kirliliği yaşanırken; bu kişiler özellikle yanlı yorumlarla insanların zihinlerine daha soruşturma içindeki insanlar tutuklanmadan suç unsurunu yerleştirmeye çalıştılar.

Haberin Devamı

Bu aslında bir çok olay sırasında yaşadığımız türden bir eylemdir.

O kişiler zaten bu işi yapmak üzere oradadırlar ve yaptıklarını eleştiriyor olsanız da anlamaya çalışmalısınız.

Mesele o kişilerin ne yaptığı değil; kamuoyunun neye inandığıdır!

İşte 3 Temmuz’dan 7 gün sonra bu kişilerin hiç beklemediği bir gelişme oldu ve Fenerbahçeli sürece inanmadığını gösteren ilk tepkisini verdi.

O gün binlerce kişi önce Topuk Yaylasına çıktı; oradan Bağdat Caddesi’ndeki unutulmaz yürüyüşe…

Eylemler her geçen gün biraz daha inançlar büyüdü, büyüdü, gelişti ve belki de Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kendi iradesini de aştı.

Bugün her fırsatta Fenerbahçe taraftarının duruşuna şükranlarını sunan yöneticiler bir şeyin çok net farkındalar; bu taraftar bu şekilde dik durmasaydı, desteğini çekse veya kararlılığını göstermeseydi yönetim kendisini bu kadar güçlü savunamaz, ifade edemezdi.

Fenerbahçe taraftarı olması gereken her yerde varlığını gösterdi.

Meydanlarda toplandı, Caddelere sığmadı, dava salonlarının kapılarına yığıldı, kuşkusuz tribünlerdeki yerini hiç terk etmedi.

Şimdi bu durum ülkemizde uzun yıllar sonra ilk defa yaşandı.

İlk defa çeşitli sınıflara üye insanlar bir sivil toplum örgütünün çatısı altında toplandılar ve kendilerine dayatılmak istenen şeye bayrak açtılar.

Haberin Devamı

Elbette 10 ay önce Türkiye gerçeği de göz önünde bulundurulursa beklenmeyen, umulmayan, hesap edilmeyen bir tepki, karşı duruştu.

Bu karşı duruş beraberinde diğerlerinin de geri çekilmesine, kendi duruşlarını toparlamalarına neden oldu.

Yap denileni yapan, her söylenene inanan” kitlelerin bir anda muhalif, kendi düşüncesini ifade eden bir sivil toplum örgütlenmesine dönüşmesi hoş karşılanacak bir durum değildir.

Bu Fenerbahçe Yönetimini de aşan bir durumdur.

İşte bugün geldiğimiz nokta artık kırılma anıdır.

Dava süreci aynı çizgide ve tarafların aynı kararlılıkta yürüteceği bir mücadelede devam ederse Fenerbahçe sivil toplum örgütünün gücü bunu yener.

Ancak örgütlü ve bilinçli yapılar ülkemizde sevilmediğinden ayrıca böylesi bir pratiğin başka şeylere emsal teşkil edeceğinden kuşkusuz önünü tıkanması, farklı taraflara da çekilmesi muhtemeldir.

Bu hafta yaşanan CAS Davası’ndan feragat bu anlamda ilk uzlaşma belirtisi olarak göze çarpmaktadır.

Haberin Devamı

Mesele Fenerbahçe Yönetiminin ne şekilde uzlaşıyor olduğunun ötesinde Fenerbahçe kamuoyuna verilmeyen bilgi nedeniyle o yapının kendi içinde dalgalanma yaşaması ve bugüne kadar yaptığı inançlı duruşu kendi içinde sorgulamasıdır.

Yönetim artık Fenerbahçe taraftarına bilgi vermeden hareket etme irade özgürlüğünü kaybetmiştir.

Hepsinden önemsi taraftarın diğerlerinin rastgele, ezbere ve dilediklerince bir hamle yapma iradelerini engelleyen güçlü, bilinçli duruşunu kaybetmemesi, bulunduğu çizgiyi terk etmemesidir.

Çünkü bundan sonra olması muhtemel pratik bunun üzerinde gelişebilir.

http://twitter.com/uzaygokerman