Fenerbahçe'nin Kupa takımı özelliği kazanmaya başlaması, final maçlarını kazanma yolunda çok önemli bir aşamadır.
Vasliu deplasmanı ile başlayan, sonra yine M'gladbach, Limassol ve Marsilya maçlarıyla devam eden seri Bursaspor ile kendisini bir kere ispat etmiş oldu.
Pazar günü sert bir Trabzon deplasmanında mücadele eden oyuncuların golü erken buldukları bir maçı dengede ve rölantide devam ettirmek istemeleri doğal olandı.
Ancak ikinci yarı maçı kazanmak için sahaya çıkmış bir Bursaspor vardı ve oyunun bu bölümünde Fenerbahçe'yi çok zorladı. Rölantideyken kendini yeni duruma adapte etmede zorlanan Fenerbahçeli futbolcular, sanki ofsaytmış gibi görünen bir pozisyonda Pinto'nun golüne engel olamadı.
(Fotoğraf Cemal Tuncer @gct_07)
Bu golün ne olduğunu anlamaya çalışırken Gökhan Gönül'ün akıllara zarar geri pası ile Bursaspor'un öne geçmesi Fenerbahçe'de yağmur altında duble soğuk duş etkisi yarattı.
Fakat kenar yönetiminin duruma müdahalesi ve takımın da kendini bu zaman diliminde çabucak toparlaması önemli pozitif katkılardı.
Sow ve Baroni'nin oyuna dahil olması bir anda dengelerin Fenerbahçe lehine değişmesini sağladı.
Sow verilen arayı çok iyi değerlendirmiş, bu kesin. İsteği ve arzusu da üst düzeyde...
Onun bu oyununa Baroni'nin bitirici pasları eklenince yorulan Bursaspor'un üzerinde baskı kurmak da kolaylaştı.
Goller peş peşe geldi ve bu sefer aynı etki Bursaspor cephesinde yaşandı.
Fenerbahçe'nin yediği ilk gole kadarki kontrollü ve dikkatli oyunu futbol adına doğru şeylerin işareti gibiydi.
Ancak aynı Fenerbahçe'nin baskı altında çabucak panikleyen ve bol pas hatasına dönüşen futboluysa bir o kadar soru işaretleriyle dolu negatif unsurlardı.
İkinci yarı orta alanda top tutacak oyuncuların teker teker oyundan düşmesi Bursaspor'un işini kolaylaştırdı.
Aykut Kocaman'ın bu duruma gol yemeden müdahalede bulunması negatif olanı tekrar pozitife çevirecektir.
İki deplasman galibiyeti Fenerbahçe'ye büyük rahatlık sağlayacaktır. Kalan maçlardan birini kazanması durumunda bile yarı finale çıkmak garantilenecektir ki bu kenarda forma bekleyen futbolcular için yeni bir şans olacaktır.
Yunus Yıldırım'ın uzatma için verdiği 3 dakikayı nasıl ölçtüğünü gerçekten çok merak ediyorum. Dışarı gönderdiği Ertuğrul Sağlam'ın oyundan çıkması en az 3 dakika sürdü.
O yağmura rağmen bozulmayan ve tek bir su damlası bile göstermeyen zemin başarısı için yapımcıları ve bakımcıları yürekten kutluyorum.