Trabzonspor yönetimi uzun zamandır Fenerbahçe gerilimi ile takımını bugünlere getirdi, ancak bu durum her seferinde ters tepti. Fenerbahçe bu gerilimli ortamda sakin kalmayı başararak istediğini aldı, hatta daha fazlasına sahip oldu.
Maçın geneline ve Trabzonsporlu oyuncuların saha içindeki oyunlarına bakıldığında bu net olarak görülebiliyordu.
Baskılı, arzulu başlayan bir Trabzonspor vardı sanki bir galibiyet sezonunu kurtaracak gibiydi. Belki de gerçekten soyunma odasında bu konuşulmuştu.
Takımlar kendi öz sorunlarının ne olduğunun farkına varamazlarsa yaşayacakları hayal kırıklığı daha büyük olur.
Egemen'in çizgi üzerinden çıkardığı top gol olmuş olsa bu maçın senaryosu farklı yazılabilir, Trabzonspor maçı da kazanabilirdi ancak sezona ait genel başarısızlık, istikrarsızlık değişmezdi. Trabzonspor son iki sene içinde sürekli kendi içinden, özünden kaybetti ancak hatayı sürekli dışarıda aradı; en çok da "dışarıdan" en büyük darbeyi alan Fenerbahçe'de bulmaya çalıştı.
O gerilim, baskı bir anda Trabzonspor kalesinde patladı. Günah keçisi de Bamba oluverdi, kaleci Onur bile arkadaşına sırtını dönüverdi.
Bunun tam da Fenerbahçe'nin istediği bir ortam olduğunu Trabzonspor'un fark etmesi gerekiyor; ne zaman olur bilemiyorum.
Trabzonspor golü de kendi kalesine atınca sahada da Fenerbahçe'nin istediği oyununu rahatlıkla oynayacak bir takım oluverdi.
Uzun zamandır ilk defa Fenerbahçe'nin orta sahası istediği gibi top çevirebildi. Atağın yönünü değiştirdi. Önce topu sağa gönderdi, sonra sola, peşinden geriye, tekrar ilk başladığı yere; sanırım bu oyun Aykut Kocaman'ın kafasındaki ideale yakın bir şeydi.
Üçüncü golden sonra bu maçla ilgili bütün beklentisi ve umudunu kaybeden Trabzonspor'a karşı çok daha rahat bir pas organizasyonu izledik. Bu bölümde Fenerbahçeli oyuncular topu çevirmek kaleye doğru gitmeyi düşünseler belki de bu maç ev sahibi takım için çok daha büyük sorunlara yol açabilecek bir sonuçla da bitebilirdi.
Emre'nin orta alanda bütün sorumluluğu üzerine alan olgun futbolu bütün sezon boyunca eksikliği hissedilen şeyin karşılığıydı. Emre bu maçı evinde ayrı bir yerde saklasın. Kesinlikle kariyerindeki önemli karşılaşmalardan biridir.
Baroni nasıl yapıyorsa, Trabzonspor maçlarına çok ayrı konsantre oluyor. Özellikle de Trabzon'da oynananlara... Attığı gol ve Gökhan Gönül'e verdiği pas karşılaşmanın net sonucunu belirleyen ve rakibi bitiren pozisyonlardı. Baroni bu çizgide kalabildiği sürece takımın parçası olacaktır, ancak bunun biraz azı bile Fenerbahçe'nin kaldıramayacağı bir performans eksikliğine dönüşüyor.
Mehmet Topal... Neredeyse bütün Trabzonspor atakları onun bulunduğu bölgede kesilerek son buldu. Müthiş bir ön kesicilik örneğiydi. Emre için yazdığımız arşiv sözleri kendisi için de geçerlidir.
Bu üç futbolcuyu peş peşe eklediğinizde orta sahada önemli bir omurga, sinir sistemi kurmuş oluyorsunuz.
Sow, Webo ve Kuyt arkalarındaki bu güçle zaten rahatlıyorlar, etkinliklerini artırıyorlar.
Oynamadığı maçlar Hasan Ali'de önemli bir potansiyel yaratmış olmalı, solda çok iyi işler yaptı. Zaten eğer 4-3-3 oynuyorsanız kanatlardaki oyuncuların rolü büyük önem taşıyor.
Gökhan Gönül işte böylesi bir gol attı.
Bekir için iyi şeyler yazabilmek çok zor. Nasıl Bamba maçın kaderini değiştirmişse aynısını Bekir için de yazıyor olabilirdik. Bu oyunuyla Fenerbahçe için her zaman büyük bir rizikodur.
İyi futbolla, rahat ve farklı skora sahip Trabzonspor galibiyeti Fenerbahçe için önemli bir milat, çıkış ve moral olabilir. Böylesi maçların çift önemi vardır, hem kendisine hem de yarış halinde olduğu rakiplerine mesaj gönderir.
http://twitter.com/uzaygokerman