Fenerbahçe’nin yediği ilk iki gol aslında bir seneye aşkın süredir atamadığı türdendi. Ceza sahası içine bu kadar çok top gönderip, bu kadar az topla buluşan takım sayısı ligimizi bırakın, Avrupa’da bile yok denecek kadar azdır.
Oysa rakipleri az ve öz şekilde etkili duran top organizasyonlarıyla sonuca gitmeyi daha iyi başarıyorlar.
Kayserispor Kadıköy’de Fenerbahçe’ye karşı üç gol atıp kazanamıyorsa hiç kuşkusuz Fenerbahçe’ye oranla bu işleri beceriyor oluşunu da gösteremiyor. On kişilik takımdan iki gol yemesi ligimizin genel seviyesinin işaretidir.
Kayserispor maça çok sert başladı. Oyuncular neredeyse savunmada rakibi karşıladıkları her pozisyona çift dalarak girdiler. Serkan Çınar orantısız bu savunma şiddetini zaman zaman izleyerek kiminde de hafif uyarılarla geçiştirerek devam edince deplasman takımının kendine güveni yerine geldi.
Maçta henüz eşitli bozulmadığı bir bölümde Van der Wiel’e yapılan ve direkt sakatlamaya yönelik hareketi “bir daha yapma” diyerek tamamlaması zaten maçı nasıl yöneteceğinin işaretiydi.
Kjaer’in atıldığı pozisyon öncesinde Stoch’a üç Kayserisporlu oyuncu hakemin şiddete taviz veren yaklaşımından cesaretle her biri Fenerbahçeli futbolcunun bir başka bölgesine müdahalede bulunarak hem oyuncuyu yere indirdiler hem de topu on sekize yakın bir yerde kazandılar.
Devamında Kjaer’in Welliton ile kaldığı bire bir omuz omuza mücadelesinde maçın savunma şiddeti seviyesine göre hafif kalacak seviyedeki müdahalesine tereddüt etmeden kırmızı kartını çıkardı.
Fenerbahçe’nin takım halinde savunmada bu kadar çaresiz kalması konuşulması gereken önemli bir sorundur. Ancak, futbolumuzu yöneten hakemlerin bir takıma karşı bu kadar ön yargıyla karar veriyor olmaları daha sahaya takımlar çıkmadan tartışılması şart temel bir meseledir.
Yaklaşık otuz saniye içinde gerçekleşen iki pozisyona karşı ülkemiz futbol izleyicisinin farklı görüşlerde birleşmeleri de…
Serkan Çınar’ın ikinci yarının zaman olarak en kritik bölgesinde ve Kayserispor’un eksik kaldığı bir pozisyonda Fenerbahçe’nin hızla kullanacağı taç atışını durdurup birkaç metre geriye çekmesi hakemin maçı nasıl yönetiyor olduğunun göstergesiydi.
Fenerbahçe iyiydi de Serkan Çınar mı önünü kesti?
Bu soruya maçın yönetiminden adalet beklentisi içinde olan hiçbir Fenerbahçelinin “evet” şeklinde cevap vereceğini sanmıyorum.
Fenerbahçe’de yapısal bir dizi sorun var.
Advocaat kadronun dengesiz oluşundan yakınıyor. Pereira geçen sezon orta sahada iki on numaradan hangisini oynatırım kafa karışıklığı içindeyken, ikisini birden kaybettiği bir ortamda takıma sadece savunma oyuncusu aldırttı ve yetmedi 3-5-2 görünümlü 5-3-2 oynatmaya çalıştı.
Üç sezonda oturtulan düzeni birkaç ay içinde darmadağın etti. Advocaat bu yıl değil geçen sezon takımın başına geçebilmiş olsa muhtemelen Fenerbahçe’nin genel yapısını oluşturan 4-3-3 şablonuyla bambaşka şeyler yapabilirdi.
Savunmada bu kadar uluslararası tecrübeye sahip oyuncu varken Fenerbahçe’nin kendisine yakışmayacak türde üstelik üst üste benzer iki duran toptan gol yemesi de bir başka sorundur.
İster istemez bu karşılaştırmayı yapmak gerekiyor Muslera nasıl toplar çıkarıyor, Volkan Demirel hangi basit şutları içeri alıyor bu da takımlar arasında orantısız bir rekabet yaratıyor. Volkan bu haliyle formayı hak etmiyor.
“Fenerbahçe’nin 10 numarası yok” modern futbol içinde çok da anlaşılabilir bir mazeret değildir.
Üstelik Fenerbahçe gibi kadrosunda birçok yetenekli ayak varken!
Aykut Kocaman’ın son sezonunda Fenerbahçe’nin 10 numarası yoktu; hatta Baroni ile bu iş yürümez deniyordu ancak pekâlâ oluyordu. Ancak Türkiye’nin futbol atmosferi yine yanlış bakış açılarıyla kurulu düzenin bozulmasının yolunu açtı.
Advocaat’ın takımı tanıması, doğru kadroyu oluşturması zaman alacaktır.
Dün Salih’i kenarda tutup, Ozan’la başlaması, üstüne Ozan’ın gol atması ya da Alper’in son saniyede bir puanı kurtarması Hollandalı’nın kararlarını etkileyecektir.
İsmini saydığımız üç oyuncu da çok değerli genç yetenekler ve takımda olmayı hak ediyorlar, ama nerede oynayacaklarına yine teknik adam karar verecek!
Fenerbahçe’nin hangi maça hangi santraforuyla çıkacağına da…
Emenike gibi boş alanda daha başarılı olan bir oyuncu ile mi Kadıköy’de başarılı olunur yoksa Van Persie ile mi?
4-3-3 dizilişinin ilerideki diğer iki oyuncusunun kim olacağı da…
Neustadter orta sahada oynar mı yoksa gerçek yeri stoper midir?
Bu saydığımız olasılıkların her biri başka bir takım ve değişik oyun kurgularıdır.
Yoksa Hakim Ziyech de gelir bu takıma ve bir bakarsınız elinizde Alper gibi ikinci oyuncu olur nerede oynayacağına ülkece karar veremez bir sezon bunu tartışır dururuz.
Tüm bunlar bir yana elbette hakemlerin oyunu adil yönetmeleri herhangi bir takımın dengesini bozacak şekilde düdük çalmamaları en önemli meseledir.
Kjaer’in tereddütsüz atarken Van Persie’nin ceza sahasında çift dalınarak düşürülmesine seyirci kalmanın yorumu çifte standart olamaz. Nedense LigTV hakemin ismini ekrana her yazışında TSE ibareli reklam spotu da koyması tuhaf bir çelişki yaratıyor.
http://twitter.com/uzaygokerman