Fenerbahçe’nin Avrupa Kupalarında çok daha farklı bir futbol ortaya koyduğu bilinen bir gerçekti. Ancak “bu kadarı bekleniyor muydu” kuşkusuz cevaplandırılması gereken soru budur.
Kuralar çekildiğinde Feyenord’un aynı zamanda Fenerbahçe için bir şans olabileceğini de konuşmuştuk. Advocaat Hollanda futbolunun içinden geldiği gibi Feyenord’u ezbere biliyordu; çünkü ‘aşında’ emeği vardı.
Dün gece başından sonuna kadar bu bilginin sonuçlarının sahaya nasıl yansımış olduğunu gördük.
Kuşkusuz tek başına bunun da yeterli olmadığı ortadadır; takımınız düşündüğünüz şeyi uygulayacak seviyede veya karakterde değilse siz ne kadar veri yüklerseniz yükleyin karşılığını alamazsınız.
İşte bir kaç haftadır üzerinde konuştuğumuz da Fenerbahçe’nin yavaş yavaş yerleşmeye başlayan bu futboluydu.
Dün gece Feyenord karşısında izlediğimiz Fenerbahçe ile Kasımpaşa veya Gaziantepspor karşındaki takım arasında fark var mıydı? Dudak bükülen hatta rakibi üzerinden analiz yapma kolaycılığına düşülen Fenerbahçe Hollanda’nın yenilgisiz armasına sahayı kelimenin anlamına yakışacak biçimde sahayı dar etti.
Son yıllarda futbolumuza Lens ayarında futbolcu geldi mi emin olamıyorum?
Mesele sadece futbolu, hızı, yaratıcılığı değil; sanki biyonikmişcesine sahada insan üstü bir gayretle mücadele edişiydi. Ülkemizde sıklıkla izlediğimiz en ufak müdahalede hastanelik olmuş gibi yerlere serilen futbolcu karakterinin yerine sonuna kadar giden, savaşan, yılmayan, korkmayan anlayışla terinin son damlasına kadar koşan bir oyuncu izledik. Hayran kaldık.
Ona yapılanlar insanlık dışıydı ve kesinlikle AİHM’in görev alanına giriyordu.
Lens topu her aldığında insanın yüreğine korku salan müdahaleler gördük. Feyenord takımı oyuncuları acımasızca, merhametsizce ve sakatlamaya yönelik fauller yaptılar ve FIFA’nın hakemi tüm bunları sadece izlemekle veya en fazla sarı kart ile geçiştirdi.
Dün gece Volkan Şen de olsaydı nasıl bir Fenerbahçe izlerdik merak konusuydu.
Son lig maçı sonrasında özellikle orta saha için yaptığımız yorumun dün gece sahaya kusursuz yansıması en azından bu kurgunun bir maçlık bir tesadüf olmadığını da bize anlatmış oldu.
Advocaat, Ozan-Topal-Souza’dan kurduğu orta alan yapısıyla rakiplerinin ileri çıkma hamlelerinin önünü kesiyor.
Ön alanda yapılan bu baskı ile rakip hatta ileri top bile çıkaramıyor, pas yapamıyor.
Ozan her geçen gün yere daha sağlam basarak formasını da garantiye alıyor.
Souza son iki maç olduğu gibi yine golü aradı ama talihsizdi!
Dün gece Fenerbahçe adına eksik yine goldü.
Emenike’nin Nirvana yolundaki tırmanışına fasılalarla devam etmesi futbolcunun kısmetini de açıyor. Ancak daha fazla dikkat etmesi gerçeği de ortadadır.
Sow maalesef hazır değil ve Volkan Şen’in etkisinin çeyreğine bile ulaşamadı.
Van Persie için o kadarı bile yoktu.
Fenerbahçe’yi Avrupa’nın en formda takımı karşısında da izleme şansımız oldu. Feyenord teknik ekibinin maç sırasında ve sonrasındaki o çaresizliği, itirafı dikkat çekiciydi; önemliydi.
Fenerbahçe’nin bu oyun şablonu oturdukça takım içindeki sinerji de artacaktır.
Güzel bir maç izledik.
Fenerbahçe Avrupa’ya merhaba dedi.
http://twitter.com/uzaygokerman
uzaygokerman@gmail.com