Fenerbahçe son üç yılını fay kırıklarına ayrılarak ve onlar üzerine gerilim yükleyerek geçirdi. Depremle yaşayan bir ülke olduğumuz için bunun ne anlama geldiğini en iyi de bizler biliyoruz. Böylesine kırılgan bir yapının üzerine ne sağlam bir yapı inşa edebiliyorsunuz ne de ortak bir sevinç duygusu yaratabiliyorsunuz. Çünkü herkesin bir diğeriyle büyüyen hesabı var.
Dünyanın hiçbir spor kulübü böylesine parçalanmış bir taraftar grubuna ayrılmış değildir. Çok uzağa gitmeyin, liderin neredeyse otuz puan gerisinde kalmış, her deplasman maçını dörder gollü yenilgilerle bitiren ezeli rakibi Galatasaray, yıllardır kötü yönetilmenin doçentlik tezini vermesine rağmen tribünlerde bu kadar açık ve net bir şekilde bölünmüş tavır sergilemiyorlar.
Dün karşılaşma 4-1 devam ederken Diego’nun oyuna girmek için hazırlandığını gördüğümde bunun çok önemli bir teknik direktörlük zafiyeti olduğunu düşündüm. Pereira, Brezilyalı oyuncuyu kendi eliyle sevimsiz ve itici bir futbolcu haline getirdi. Dört gün önceki derbide bu futbolcunun saha içinde yaptıkları bu kadar ortadayken, taraftarın tepkisinin ne olacağını ön görememek teknik adamlık adına büyük bir yanlışlıktır.
Ancak futbolcunun teknik adamlık zafiyeti yüzünden sahada taraftar karşısında düştüğü durumsa Fenerbahçe adına dramdır.
Bir taraftarın sevdalısı olduğu renklerin formasını giyen futbolcusuna bu yaptığıysa kelimenin tam anlamıyla trajedidir.
Fenerbahçe taraftarı her geçen gün parçalanıyor ve garip tepkiler veriyor.
Bir fay kırılırsa artık onun üzerinde her türlü hareket olur ve bir daha bütün halinde hareket edemez.
Yıllar önce tribünler bu kadar parçalı halde değilken, kulüp içinde bir sürü gruplar vardı. Küçük küçük grupçuklar yönetimleri belirleyen ve onların üzerinde etkili olan oligarşik bir yapıya benziyordu.
Grupların bitişi hele hele geçen sezon başlatılan bir milyon üye projesiyle oligarşiden halka doğru bir süreç başlatıldı; demokrasiye geçildi.
Galatasaray’la karşılaştırıldığında Fenerbahçe’nin taraftarın etkinliği ve çeşitliliğiyle kulüp yapısının aslında ne kadar çağa uygun olduğunu hemen görebiliyorsunuz.
Ancak buradan zenginlik çıkacağına kaos ortamı besleniyor.
Yönetimsel olan ile sportif olan sürekli birbirinin içine karıştırılıyor.
Dünkü maç böylesi bir ortamda oynandı. Rakip ligimize veda etmeye hazırlanan zayıf bir ekipti.
Erken gelen gol Fenerbahçe’nin maçı kısa sürede koparmasını sağlarken, takım üzerinde de rahatlık yarattı.
Bu sene yanılmıyorsam ilk defa bir maçta dört gol attı Fenerbahçe.
Benzer pozisyonların çok daha kolayını dört gün önceki derbi karşısında da elde etmiş, ancak topu üç kale direğinin arasından geçirmeyi becerememişti.
Fenerbahçe, Galatasaray’ı dünkü skora benzer bir şekilde yenebilir miydi?
Evet, bu ihtimal vardı.
Yenseydi lig yarışı ve takımın havası nasıl olurdu?
Dün stadyumda başka bir hava olacağına emin olabiliriz.
Sportif mücadele bazen bu şekilde sonuçlar yaratıyor.
Bu iki şeyi birbirinin içinde doğru şekilde yerleştirip, anladığımızda kuşkusuz bir seviye yukarı çıkmış olacağız.
http://twitter.com/uzaygokerman