Fenerbahçe’nin iyi oynayarak kazandığı Başakşehir karşılaşması sezonun Fenerbahçe adına 59,52 dakika ile topun en uzun süre oyunda kaldığı bir maçtı. Geçen hafta oynadığı ve 5-0 kazandığı Kayserispor maçı da 58,37 dakika ile ikinci maçtı.
Durmadan akan oyunda Fenerbahçe her zaman avantajlı duruma geçiyor.
Bu nedenle ligin üst sırasındaki takımlarla oynarken Fenerbahçe görece hem çok daha iyi oynuyor hem rakiplerine üstünlük sağlayabiliyor.
20. Hafta oynanan, topun 46,37 dakika oyunda kaldığı ve tam 29 faul ile durduğu, iki tuhaf bireysel hata ile kalesinde gol gördüğü Gençlerbirliği maçı ise 2-2 beraber bitmişti.
Küme düşme potasındaki Osmanlıspor, Gençlerbilirliği, Karabüksüpor, Konyaspor gibi takımların Fenerbahçe’ye karşı Kayserispor, Başakşehir gibi oynama şansı yok.
Oyunun tüm boşluklarına gizlenip, mümkün olduğunca durmasını sağlamaları gerekiyor ki Fenerbahçe’nin akan oyundaki başarısını dengeleyebilsinler.
Geçen hafta Kayserispor maçı sonrasında yazdığımız yazının içinde bu vardı.
İlk yarıda Osmanlıspor’un çok sayıda faul ile oyunu durdurmasının, daha ilk dakikalardan itibaren her ikili mücadele sonrasında saha içine sağlık ekibinin girmesi için yerden kalkmamalarının temel nedeni veya anlayışı buydu işte.
Takımların güçlerine göre taktik anlayışları onları ilgilendiren bir karardır; ancak bir hakem eğer işini doğru yapmak istiyorsa öncelikle oynamaya çalışan ile oynamaya/oynatmamaya çıkmış takımı birbirinden ayırmalı, gerekirse de pozitif ayrımcılık yapmalıdır.
Bir hakem hangi ikili mücadele sonra bir futbolcunun sakatlanma tehlikesi yaşayacağını eğer süzemiyor, ayırt edemiyorsa o zaman milyonlarca dolar paranın döndüğü bu büyük endüstrinin en önemli karşılaşmasını yönetmeyi hak etmiyor demektir.
Halil Umut Meler bu anlamda dünkü maç özelinde üzerine düşeni yerine getirememiştir. Özellikle ilk yarı maçın hem çok durmasına izin vermiş, Osmanlısporlu oyuncuların yalandan yatmalarına da göz yummuş, gözünün önündeki penaltıyı görememiştir.
Eğer futbolumuz adına bir değişim, dönüşüm sağlanacaksa işte buralardan başlanmalıdır.
Hakem kararlarından devam edeceksek maçın en kritik pozisyonunda tereddüt etmeksizin gol kararı veren yardımcı hakemi tebrik etmeliyiz.
İlk yarıdaki Fenerbahçe’nin futbolunu bu çerçeveden bakarak değerlendirmek gerekiyor.
İki 45 dakikada iki farklı Fenerbahçe vardı sahada…
İlk bölümde isabetli şut bile bulamamış hem kendisini hem de taraftarını sıkıntıya sokmuş bir Fenerbahçe’den söz ediyoruz.
Ancak netice alınamamış diye bu sahada oynamaya çalışılan futbolun yanlış olduğunu söylemek doğru bir yorum olmaz.
Ligin duran toptan en fazla gol bulmuş takımlarından biri olarak ilk yarı kazanılan serbest vuruşların kullanımında farklı tercihlerin seçilmesi ve burada başarılı olunamaması serbest vuruş kazanılmaya neden olan oyunu gölgelemelidir.
Kapanmış ve oynamamaya çalışan bir takıma karşı yapılacak birçok şey bir araya getirilmişti.
Oyunun bu bölümünde Giuliano orta alana yakın oynarken, Alper ile Soldado fazlasıyla birbirlerinin alanlarına girdiler.
İkinci yarı Valbuena’nın girişiyle Guiliano ile Soldado hücum hattına geçerken, Soldado biraz daha hareketlendi, üçüncü bölgeye yapılan baskı arttı.
Bu bölümde daha az duran top kazanılmasına karşı Valbuena’nın özellikle goldeki isabetli pası skorun değişmesine katkı sağladı.
Daha fazlasını da üretebilirdi Fenerbahçe.
Soldado’nun kalecinin üzerinden aşırarak vurduğu topun kale direğinin üzerinde patlaması şanssızlıktı. Bu gol olsaydı geöen hafta Kayseri’de alınmış skorun tekrar etmemesi için bir neden yoktu.
İki farklı yarı, iki farklı oyun anlayışı ve skor üzerinden Türkiye’de tartışmalar uzayıp gider.
Futbolu bu kadar iyi bilmelerine karşın hâlâ her tartışmalı pozisyonda Erman, Ahmet, Deniz Hocaların ne diyeceğine bakarak pozisyon alan, sürekli tahminlerde yanılanların Aykut Kocaman’ın yapmaya çalıştığı şeyi anlamaları kolay olmayacaktır.
Karşılaşma sonrasındaki basın toplantısında hemen tüm muhabirlerin maçı Valbuena üzerinden okuyarak soru sormaları da basitliğin ötesinde herhalde futbol fakirliği olsa gerekir.
Fenerbahçe’nin haftaya rakibi olacak Sivasspor’un oyun karakteri ve anlayışı da maçın sonucunu ve kalitesini belirlemeye adaydır.