İkinci torbadan girdidiği Avrupa Ligi macerasında Manchester United’ı geride bırakan Fenerbahçe grup maçalarını lider olarak tamamlayıp bir üst tura çıktı.
Kuralar öncesinde Advocaat henüz takımın başına geçmiş ve Hollandalı olması, münasebetiyle memletinden bir takım çıkmasının Fenerbahçe’nin lehine olacağını düşünmüş, belirtmiştik. Ancak Feyenoord bu anlamda ihtimaller arasında en güçlüsüydü.
Kuşkusuz A Grubunu Şampiyonlar Ligi’ni aratmayacak seviyede bu kadar da güçlü olmasına Mourinho’nun Manchester United’ının etkisi büyüktü.
İşte Fenerbahçe böyle bir grubu dört galibiyet alarak ve olabilecek en iyi sonuçla tamamladı.
Son maç bir çok senaryoyu da beraberinde getiriyordu. Karşılaşma öncesinde lider olmasına karşın iki farklı bir yenilgi ile maceranın sona erme ihtimali de vardı.
Ancak Fenerbahçe ilk Feyenoord maçında bu takıma karşı net bir üstünlüğü olduğunu ve işi şansa bırakmayacağını da özellikle büyük maçlardaki oynadığı futbolla göstermişti.
Tek bir risk vardı; takımlarımızın Avrupa maçlarında yaşanan hakem skandallarından benzerinin Fenerbahçe’nin başına “tekrar” gelmesi oynamaya çalışacağı futbolunun önüne geçebilirdi. Geçen sezon Braga ve Manchester’daki grup maçlarında olanlar insanın aklına bu kötü ihtimali getirmesine neden oluyordu. Fenerbahçe, Manchester United karşısında ilk yarım saat pozisyon vermeden oynamasına karşın üst üste iki penaltı maçın seyrini bir anda değiştirmişti.
Beşiktaş’ın iki gün önce yaşadığı hakem sorununu da göz ardı etmek kolay değildi.
Peki hakemler neden takımlarımıza karşı ön yargılı maçlar yönetiyordu?
Bunun temel sebebi beş yıl önceki 3 Temmuz Kumpası ve onun işbirlikçilerinin UEFA nezdinde yaptıkları jurnalleridir. Ülkemiz o kadar itibar kaybetti ki derdini anlatamaz, üzerine manipülasyon yapılacak hale düştü. Müsebbipleriyle ne zaman hesaplaşılır Allah bilir!
Neyse ki korkulan olmadı ve Fenerbahçe, Feyenoord’u rahat bir şekilde geçti.
Rahat kelimesini kullandık ancak iyi futbol oynadığını söylemek mümkün değil. Buna idare etti demek doğru olur.
İdare etti ama yetti!
Fenerbahçe tipik bir Avrupalı takım gibi skoru bulduktan sonra rakibini sahada resmen uyuttu. Futbol bakımından tatminkar olmasa da taktiksel açıdan istediğini almasını bilen olgun bir takım gibi mücadele etti sahada ki böyle oynamayı becermek ve sonunu getirebilmek çok önemlidir.
Geçtiğimiz yıllarda da benzer iddialı yorumlar yaptık ancak Fenerbahçe’nin özellikle 2008 yılından sonra katıldığı tüm Avrupa turnuvalarında çok önemli kazanımlar elde ettiğini söylemeliyiz.
Dirençli, sahada mücadele eden, kafa kafaya oynayan standardı yüksel bir takım geleneği yarattı Fenerbahçe.
Kırılgan takım olmaktan uzaklaştı. Oyunun psikolojik tarafını da çözdü.
Biraz da şansı yaver gitti demeliyiz. Özellikle devre biterken direkte patlayan top karşılaşmanın Fenerbahçe adına kader anıydı.
Sow’un aynı istikrarla ve ısrarla attığı rövaşata gollerin sezona ayrı bir anlam ve değer kattığı da bir gerçektir.
Dün Fenerbahçe’nin Euroleague’de de karşılaşması vardı ve orada emin adımlarla ilerleyen bir basketbol takımı var.
Spor Kulübü olarak güneş batmayan bir arma yaratan Fenerbahçe her branşta ismini Avrupa’ya öğretiyor olması gerçekten çok önemlidir.
Fenerbahçe Avrupa’da mücadele ettiği tüm branşlarda 2017’yi görmüş oldu.
Advocaat’ın dediği gibi final oynamak fazla iddialı bir hedef olsa da Fenerbahçe’nin bir gözünün de orada olmasının gerektiğini düşünüyorum.