Fikir birliği edilmişçesine konuyu Volkan Demirel üzerinden konuşmaya, değerlendirmeye devam ediyoruz.
Çünkü paradigma bu.
Bu değerler dizesiyle düşünmeye alışmışız; aklımıza hem ilk gelen bu hem de bir adım ötesini soramıyoruz.
Bu şekilde değerlendirmeyi ilk defa mı yapıyoruz?
Hayır!
Son mu?
Hayır!
Bu bizim işimize yarayacak mı?
Muhtemelen, hayır!
Çünkü sorunu çözmek değil, o an geçiştirmek, idare etmek derdindeyiz. Konuyu kahvehane sohbeti boyutunda konuşuyoruz, öyle olunca kahvehanemizin tanıdık, bildik yüzleriyle ilgili konuşmak, onları arkasından çekiştirmek kolay değil.
Volkan Demirel’in oynamaması ve hatta stadyumdan ayrılmasına o gün orada tek bir kişi karar verebilir.
Fatih Terim!
“Küfür edilmesine karşıyız ancak Volkan da bir profesyonel olarak işini yapmak zorundadır!”
“Volkan da otursun bir düşünsün, neden sadece kendisine küfür ediliyor?”
Konuyu bu merkezde düşünmeye ve değerlendirmeye devam ediyoruz, edeceğiz.
Peki, Volkan Demirel’in iki katı yaşa ve tecrübeye, aynı zamanda profesyonelliğe sahip takımın tek seçicisi ve sorumlusu Fatih Terim bütün bu olup bitenler sırasında olayları dışarıdan izleyen bir gözlemci midir?
Hıncal Uluç soruyor Fatih Terim’e; “senin yetki ve iradeni yok sayan bir takımın başında görev yapmaya nasıl devam edersin?”
Oysa tam tersine, Fatih Terim gibi başrol oyuncusu bir aktörün olduğu yerde onun iradesi dışında bir irade olması düşünülebilir mi?
Böyle bir şey mümkün müdür?
Kuşkusuz her ne olup bitiyorsa Fatih Terim bunları görüyor, biliyor, değerlendiriyor ve karar verme sürecinin de tam içinde oluyor.
O zaman, ortada Volkan Demirel’in iradesinin de ötesinde bir kudret, karar veren bir mekanizma var. Bu gücün aldığı kararları konuşamıyor, sorusunu soramıyorsanız, o zaman konuyu Volkan Demirel üzerinde tartışarak, hele “ne var canım küfür edilmişse, hepimiz küfür ediyoruz yeri geldiğinde, Volkan da kendisine çeki düzen versin” diyerek geçiştiriyorsak o zaman gün gelir bunun hesabını birileri sorar.
Deniz Seki’nin yaşadığı dram ortadadır. Ses tonunu çok sevdiğim bir kişidir kendisi.
Yıllar önce bir yarışma sırasında sabıkası olan bir yarışmacıya bunu yüzüne vurduğundan günlerce konuşulmuştu. Kader ona öyle bir oyun oynadı ki şimdi haklı ya da haksız şimdi adaletin kendisine biçtiği suçtan ve cezadan ötürü sabıkalı oldu.
Bu ülkenin gazetelerinin üçüncü sayfaları kendisine küfür edildiği için cinayet işlemiş kişilerin haberleriyle doludur.
Küfür, hele kişinin kutsalına yönelik olursa bir cinnete dönüşebilir.
Zaten küfür eden de bunu çok iyi biliyor.
Küfür konusunda bize akil adam pozisyonunda ders veren Ahmet Çakar’a küfür edebilir misiniz?
Mümkün mü?
Ne der kendisi?
“Bana küfür eden kişinin alnını karşılarım!”
Ortada ülkenin bir gerçeği var. Ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Ancak konuşmaktan ısrarla kaçıyoruz.
Sorumlulara gereken soruları soramıyoruz.
Fatih Terim bu işin merkezinde Volkan Demirel kadar sorumluluğu olan kişidir.
Onu konuşmadan gerisini istediğiniz kadar eğip bükün, faydası yok.
http://twitter.com/uzaygokerman