Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Ülkemizde normal bir futbol atmosferi olsa golleri, mücadelesi, heyecanıyla 3-3 bitmiş bir karşılaşma sonrasında oyunun bu tarafını öne çıkartan yorumlar yapılırdı. Ancak her türlü puan kaybının büyük takımlar üzerinde travma etkisi yarattığı ortamda büyük bir umutsuzluk, karamsarlık içinde güzel, doğru olanı değil, başka şeyleri görüyoruz.

“İnsan, ancak anladığı şeyleri duyar.” Goethe.

Bu sözü seviyorum ve bir yerlerde dursun istiyorum.

Bütün bir haftayı; geçen Cuma’dan, düne kadar milli takımın yaşadığı kaos ve büyük belirsizlik üzerinde tartışarak geçirdik. Saçma sapan dedikodular üzerine habercilik ve yorum yapan kişilerin egemenliğinde kaynaklarımızın, potansiyelimizin ne olduğunu sürekli görmezden geldik.

Haberin Devamı

Dünkü maç özelinde eğer maçta puan kaybeden Galatasaray üzerinden yorum yapmaya başlarsak aynı ekseni korumuş oluruz.

Oysa ağırlık merkezimiz başka bir şey olmalı.

Gençlerbirliği, Fuat Çapa’nın yönetiminde ligde farklı bir futbol oynamaya başlayan bir takım olma yolunda hızla ilerliyor.

Savunmada rakibin boş alan bulmasına engel olan bir dizilişle mücadele ederken hızlı hücumlarla özellikle kanatlardan etkili oluyor.

Ülkemizde son birkaç senedir bir Hurşut Meriç gerçeği var ancak İstanbul hala onu keşfedemedi. Tarzı biraz Hasan Şaş’ı andırıyor. Çalımı çok seviyor, geçtiği oyuncuyu bekliyor bir daha çalımlıyor. Karşısında oynayan savunma oyuncusunu zor durumda bırakıyor. Hakan Balta, Hurşut Meriç’i savunabilecek çabuklukta olmadığı için Galatasaray bu bölgede çok zorlandı. Takım oyununa karşı biraz uyumsuzluğu var. En az üç mutlak gol pozisyonuna dönüşecek atağı bu yüzden harcadı.

Solda mücadele eden Tosic de Galatasaray’ın sağ kanadını resmen felç etti.

Azofeifa orta alanda kendisine boş alanlar yarattı, çok alan değiştirdi. Yine onunla birlikte Aykut Demir de Galatasaray’ı zorlayan oyuncular arasındaydı.

3 gol attılar ancak pozisyon olarak daha fazlasını da buldular.

Galatasaray böyle bir Gençlerbirliği ile mücadele etti.

Birkaç hafta önceki yazılarımı okuyanlar bilirler, Galatasaray, ligin zayıf takımlarıyla mücadele ederek başladı lige ve aslında kolay galibiyetler aldı. Bunda Galatasaray’ın lige hazır ve erken form tutmuş bir şekilde girmiş olmasının etkisi büyüktü.

Haberin Devamı

Biliyoruz ki Galatasaray hücumu çok seviyor. İleri kalabalık çıkıyor. Zayıf takımlar bu yükü kaldıramıyorlar ve erken goller yiyerek teslim bayrağını çekiyorlar. Ama savunması dengeli, hücumda da ne yapacağını bilen oyunculara sahip takımların hızlı hücuma çıkabilme becerisi göstermesi Galatasaray’ın bütün oyun düzenini bozuyor.

Rakibin Galatasaray’ı bozan oyunu takım içinde bir senkronizasyon sorunu da yaratıyor. Bu arada daha çok mücadele eden oyuncu ile etmeyen arasında bir iletişimsizlik baş gösteriyor.

Fatih Terim’in kafasını çok karıştıran iki oyuncu var. Burak Yılmaz ve Amrabat.

Hücumda gerçekten inanılmaz şeyler yapabiliyorlar, zenginlik kaynağı olarak değerlendirilebilir ancak top rakibe geçtiği andan itibaren bu iki oyuncu artık bizler gibi oyunu izlemeye başlıyor.

O zaman orta alanda ve geride oynayan futbolcuların ekstra bir şeyler yapması gerekiyor.

Haberin Devamı

İlk akla gelen oyuncu kim? Melo; hala toparlanamadı. Dün kırmızı kartla oyun dışı kalmamasının tek bir nedeni vardı hakem Halis Özkahya’nın toleransı; hem oyunda yok hem de oyunun başka taraflarında fazlasıyla rol alıyor.

Hamit geçen seneyi top oynamadan geçirdi. Bu nedenle de vücudu daha yeni toparlanıyor. Ama şu ana kadar Galatasaray’da sırıtan bir oyuncu oldu. Bir de kendini göstermek istiyor ve bu oyun tarzı onu takım oyununda koparıyor.

Takımın ön sırasındakilerin durumu böyle olunca arkada işler karışıyor.

Dün Eboue çok hata yaptı, yoruldu. Fatih Terim bu oyuncuyu dışarı alarak kime mesaj verdi bunu anlamadık. Eboue’nin de oyun içinde eksikleri, yanlışları, hataları olabilir ancak oyundan çıkacak ilk oyuncu değildi. Hele oyunda Hamit kalacak ve onun yerine geçecekse.

Eboue değişikliği Galatasaray’ın felç olmuş sağ kanadını tamamen ortadan kaldırdı ve 2-1 öne geçmiş takımı tekrar 3-2 yenik duruma geri götürdü. Maçın bu bölümünde fark daha da açılırdı, yukarıda yazdık Hurşut’un takım oyunundan uzaklaşması Galatasaray için bir avantaj oldu.

Galatasaray’da Umut Bulut-Elmander işbirliğinin çok etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bu iki oyuncu çok çalışıyor, mücadele ediyor ve gol de atıyorlar. Hak etmediği maçı bu iki oyuncusunun ortaya koyduğu performansla kazanması da mümkündü Galatasaray’ın; ancak özgüvenin tavan yaptığı sırada, rakibin duran top kullandığı bir an yaşanan konsantrasyon kaybı pahalıya patladı.

Galatasaray’da düşüş devam ediyor.

Geçen sezon sadece ligde mücadele eden bir takım vardı, bu sene birçok kulvarda mücadele etmenin zorluğunu yaşıyor Fatih Terim.

Rakiplerinin jeneriklik gol atmasından şikayet etmesini anlamak mümkün değil veya başka bir şeye vurgu yapmak istiyor.

Hücum gücü yüksek ancak geride sorunlar yaşayan bir takıma dönüştü Galatasaray ve üst üste oynayacağı maçlarla daha zorlu bir dönemece giriyor. Peş peşe gelen puan kayıpları ister istemez hem takımı hem de Fatih Terim’i etkileyecektir.

Ancak dünkü maçı Fuat Çapa’nın ve Gençlerbirliği’nin bu hale getirdiğini, güzelleştirdiğini de unutmamak gerekiyor.

http://twitter.com/uzaygokerman