Aralarında Galatasaray’ın da olduğu Şampiyonlar Ligi çeyrek final eşleşmeleri belli oldu.
Malaga - Borrusia Dortmund
Real Madrid - GALATASARAY
PSG - Barcelona
Bayern Münih - Juventus
Kuraya İspanya’dan 3, Almanya’dan 2 takım katılmasına rağmen birbirleriyle eşleşmemeleri ilginç birer istatistik olarak notlarımızın arasına girdi.
Real Madrid... Ve jose Mourinho...
Açıkçası Galatasaray çekebilecek en zor takımla eşleşti diyebiliriz. Bunu Galatasaray’ın Real Madrid ile arasındaki farkı ifade etmek için değil; İspanyol takımının içinde bulunduğu durumdan kaynaklı özel gerekçelerini ön plana çıkarmak için söylüyorum.
Real Madrid İspanya’da lige çok erken denilecek bir tarihte veda etti ve yarıştan koptu.
Mourinho da aynen Fatih Terim gibi statejik düşünmeyi ve ona göre hamle yapmayı seven bir teknik adam; elindeki kartlara göre oyunu oynuyor.
Manchester United eşleşmesi onlar için olabilecek en zor kuraydı. Mourinho büyük bir ihtimalle kendisine yakın en güçlü takımın Manchester United, teknik direktörün de Ferguson olduğuna inanıyor. Hatta İskoç teknik adamın başarılı kariyerinin altında ezildiğini de söyleyebiliriz.
Fergosun açıkçası futbol tarihinin en başarılı, kudretli teknik direktörü olmuştur. Ondan sonra Manchester’ın nasıl bir yol haritası izleyeceği merak konusudur.
Mourinho, Cüneyt Çakır’ın verdiği çok tartışılacak bir kararın da yardımlarıyla yendiği ve elediği Premier Ligi temsilcisi için, “en güçlü takımın turnuva dışında kaldığı ve bunun sürpriz olduğunu” belirtti.
Haksız mıydı?
Belki gözünde çok büyüttüğü için abartıyor diyebiliriz ancak bu Manchester United’ın kalitesini azaltmaz.
Mourinho, bu turu geçtikten sonra derin bir nefes almış olmalıdır. Çünkü Çeyrek Final’de Barcelona dahil olmak üzere kim çıkarsa çıksın, hatta Katalan ekibiyle eşleşmeyi tercih bile etmiş olabilir, İngiliz ekibi kadar kendisini zorlamayacağına inanıyordur.
Mourinho, Real Madrid serüveninin sonuna geldiğini de hissediyor ve bir daha hangi takımla Şampiyonlar Ligi’nde final oynayabilir, kazanabilir, bunun hesaplarını yapıyordur.
Bu sezonu mutlak suretle kupayı alarak kapatma amacında olduğu kesindir. Böylece Şampiyonlar Ligi tarihinin en başarılı teknik direktörü de olacak; Ferguson’a karşı dengeleyici bir kariyer yaratacaktır.
Kayseri’ye kadar gelmesinin nedenlerinden biri de bu olmalıdır. İşini önemsiyor, rakibi ile ilgili en küçük detayı kaçırmak istemiyor.
Galatasaray’ın avantajı, daha önce bu turnuvada kupa kazanmış oyuncuları içinde barındırmasıdır. Sneijder ve Drogba bu anlamda markadır ve açıkçası rakiplerinin saygı duyduğu isimlerdir.
Sneijder ve Drogba her ne kadar taktiksel, fiziksel ve mental olarak Galatasaray’a (Galatasaray da onlara) hazır değillerse de turnuvada bambaşka futbol oynayacaklarını gösterdiler.
Schalke 04 maçlarında bunu net olarak görebildik.
Ayrıca Türkiye’deki taraftarın etkileyici tavrı bu futbolcuların takıma adaptasyon sürecini de kısaltıyor.
Ancak Fatih Terim ve Galatasaray için Şampiyonlar Ligi o kadar stratejik öneme sahip değil.
Süper Lig şampiyonu olarak bir dahaki sezon yine direkt olarak gruplarda yer almak ekonomik anlamda çok daha ön planda görünüyor.
Yöneticilerin verdiği açıklamalardan da bunu okumak mümkündür.
Galatasaray elbette gidebildiği yere kadar gitmek isteyecektir ancak bu doğrultuda kendisini yoracak, güçten düşürecek, amaçtan uzaklaştıracak uğraşın içinde olmayacaktır.
Ancak Fatih Terim-Jose Mourinho eşleşmesinin ilginç fotoğrafları daha şimdiden medyada baş sayfalarda yerini almaya başladı.
Kesinlikle ilk maçta İspanya’daki sonuç turda belirleyeci olacaktır.
http://twitter.com/uzaygokerman