Tek galibiyet ile bahar gelmeyeceği çok açıktı. Fenerbahçe bu sezon bir kere daha Yeni Malatya engelini aşamadı. Tıpkı, ligin ilk yarısında kaybettiği puanları telafi edemediği diğer maçlar gibi.
Baştan yazayım, bunu okuyup beğenmeyen sonuna kadar ne diyecek diye merak etmesin.
Fenerbahçe’nin futbol aklı cesaret gösterip 4-5 futbolcusunu bir kenara çekip, teknik direktörünün arkasında durma kararlılığı sergileyebilmiş olsaydı, belki bu maçı yine kaybedecek ancak başka bir duruş, tutarlılık kazanacaktı.
Okumayı sürdürmek isteyenlerle devam edelim.
Konu Erol Bulut takıntısı değil, onu başarılı görüp abartmak hiç değil. Net bir şekilde başarısızlığı ortadadır; ancak bu bize başka gerçekler üzerinde düşünmeyi gösteremezse yeni sezonun ömrü de en fazla 10 hafta olacaktır.
Şu bir gerçek ki en kolay adam harcayan camia Fenerbahçe’dir. Hiçbir ismin üzerinde sonuna kadar kararlılıkla kalmayı maalesef başaramıyor.
Zaten bu nedenle bu kadar çok transfer yaptı. Harcayacağını, bir kenara atacağını en baştan biliyordu.
Oysa bunun örnekleri var; yıllar yıllar önce iki otobüsle antrenmanlara oyuncu taşınan sezonları oldu.
Bu kadar çok transfer yapıyorsanız başına yüksek kariyer sahibi, donanımlı, karizmatik ve çevresi güçlü birini getirmeniz gerekir.
Erol Bulut seçimini yapıyorsanız elinizde iki seçenek var;
Türkiye’de futbolu bilen herkes ikincisinden yana ağırlıklı düşünmüş olmalıdır; benim fikrim mesela buydu.
Erol Bulut bir yatırım aracıdır, onu büyütmek gerekir dedim her zaman. Çünkü birincisiyle ilgili genel anlamda bir fikrim yoktu.
Emre Belözoğlu başarılı olur ya da olamaz diyebilecek güçlü bir mesnedimiz var mı? Adam daha ikinci maçına çıktı.
Birincisinin olduğunu düşünen, inanan veya bilen varsa o zaman çok iddialı cümleler kurmayacağım fazlasıyla hayal dünyasında yaşadığını söylemekle yetineceğim.
Samandıra’da bu sezon başında bir süre sonra ne oldu?
Takım oturmayınca, kadro sürekli değişince, istikrarlı bir düzen, oyun planı oluşmayınca her kafadan bir ses çıkmaya başladı.
Fenerbahçe kadrosunun bazı ağır ağabeyleri kendi aralarında fısır fısır konuşmaya başladı.
Bunlar Erol Hoca’nın kulağına gittikçe o önce bunları görmezden geldi, bir süre sonra teker teker hizaya getirmeye çalıştı.
Malum başarı geldiği dönemde suskunluklar olur, herkes kendi hesabını sümen altı eder. Ama sorumluluk ve taşın altına omuz koymak gerektiğinde bunlar teker teker açığa çıkar.
Trabzonspor maçı öncesinin mesajını iyi okumak gerekiyor, orada ilk defa kılıçlar çekildi.
Erol Bulut bütün bunları komple yönetebilecek biri değil. Bu bir eksiklik mi, evet. Yöneticilik böyle bir şeydir, dahası liderliktir özelliğidir.
Ama bırakın Türkiye’yi dünyada bunun altından kalkacak kaç adam var?
Mourinho neredeyse 15 yıldır bu düzeni değiştirmeye çalışıyor. Olmuyor.
Çok geniş bir mutabakat, inanç ve proje ile olur. Böyle projeler Türkiye’de var mı? Var!
Fenerbahçe yıllardır kendi projesini üretmeye çalışıyor mu? Evet!
Başarabiliyor mu? Hayır!
Fenerbahçe, başta yazdım, çok kolay adam harcıyor. Yola çıktığı yerdeki düşüncesini 10. Hafta yitiriyor.
Bu değirmen hepimizi öğüttü. Oturdum, kitabını yazdım. Altında başka hesaplar arandı, okunmadı, itibar gösterilmedi.
Bugün Fenerbahçe’nin parçalara ayrılmış düşünce dünyasının içinde herkesin bir tarafı var ve argümanlarını inancı, düşüncesiyle değil, karşıtlıkları, kızgınlıkları, inatlarıyla daha kötüsü düşmanlıklarıyla açıklıyor.
Buradan başarı falan çıkmaz zaten!
Son 30 yıla hakim biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim medya bu oyunu çok iyi bildiği ve buralardan çok güzel nemalandığı için bunu çözümlemek yerine daha fazla hasta etmek için uğraşıyor da uğraşıyor.
“10. haftada ben Erol’u gönderin dedim” diyen nema yiyicileri bu pazarın nimetleriyle rating rekorları kırıyor.
Seneye aynı kişiler, bir başka teknik direktör için yine aynı cümleleri kuracaklar.
İşte eğer bu sezon Fenerbahçe’nin işini bilen iyi bir futbol aklı olsaydı, sahaya inmek yerine aylardır (umarım) dışarıdan gözlemlediği o Samandıra kazanına bir tekme savurur, yola çıktığı,seçtiği, inandığı teknik direktörü ile kader birliği yapıp kalan 10 maçına destek verirdi.
Fenerbahçe belki yine ligi 5. veya 6. bitirirdi ama orada bir şey öğrenir, kazanırdı. Tekrara düşmezdi.
Erol Bulut’un bilmediği ya da yapamadığı neyi yapabilirdi ki Emre Belözoğlu?
Kendi kariyerini bu şekilde zorlamanın bir gereği var mı?
Futbol aklı buraları görebilmeyi gerektiriyor.
Mesele isimler değil; onlar gelir geçerler. Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkması gibi bir huyu vardır, söylemesi ne kadar kolay değil mi?
Maçtan sonra meseleyi futbolcular üzerinden yorumlayan herkesi, kendiniz dahil tekrar tekrar düşünün. Futbolcuyu bugün mü konuşuyorsun? Sıra ona geldiği ve elinde başka suçlayacak şey kalmadığı için mi?
Belki en baştan itibaren bu vizyona sahip olmak gerekiyordu, bugün çok geç kalınmış olabilir mi?
Tabii kendini eleştirmen kolay değil. Bunun sorumlusu Erol Bulut olmalı. Takımı bu hale getirdi, bırakıp gitti!
Bakın Mourinho’yu öncesinde Chelsea’den sonra da Manchester United’tan göndermek için olmadık manevra yapan oyuncuların hiçbiri teknik direktör gittikten sonra bu takımın ana karakteri haline gelemedi.
Oyunu iyi takip edenler bu ayrımı görebilmelidir.
İki büyük kulübü ayağa kaldıran sonradan takıma dahil olan ve kafası futboldan başka işe çalışmayan oyuncuları oldu.
Fenerbahçe’nin basketbol ve voleybol takımlarında bu karakteri ortaya koyan sporcuları var.
Daha ötesi bir takım inancına sahip, teknik adamlarıyla birlikte başarıya odaklanmış tek vücutlar.
Gidebildikleri yere kadar gidiyorlar kazanıyor, kaybediyorlar ama o yolda gösterdikleri mücadeleye her zaman saygı duyuluyor.
Dün akşam maçın en kritik pozisyonunda bile hakeme itiraz etmeyen, yenilgiyi kabullenen, daha önceki maçlarda ciddi sakatlanan arkadaşının yardımına gitmeyen bu oyunculardan takım olmasını beklemek, bunu işte Erol Bulut başaramadı demek işin en kolay tarafıdır.
Buraya kadar benimle kalıp okumaya devam eden okuyucuma teşekkür ederim.
Yazdığım her cümlenin doğru olduğunu iddia edemem ancak gerçeğin bir tarafını gösterdiğime inanıyorum. Mesele zaten bu; kolay vazgeçmemek, kişileri harcamamak. Her kim olursa olsun.
3 yıl önce “kaybetmeyi öğreneceksiniz” diyen bir söylem vardı.
O zamanlar bu çok başka bir anlamda ifade edilmiş olsa da bugün önemli bir gerçekliğe karşılık geliyor.
Fenerbahçe 3 sezondur sürekli kaybediyor. Sadece maçları değil, sezonları da...
Eğer buradan ders çıkarıp neden kaybettiğini öğrenebiliyorsa işte bu çok değerlidir.
Kaygım bu.