Ülkemizde “Birkaç İyi Adam” ismiyle gösterilmiş filmin son mahkeme sahnesinde genç avukat donanma komutanına “Kırımızı Kod” emrini kendisinin verdiğini itiraf ettirmeye çalışmasını izlemiştik. Avukat, donanma komutanının yüksek irade gücünü bildiğinden aslında bu emri verdiğini itiraf etmek için yanıp tutuştuğunu bilmektedir. Küba’daki üste görev için uygun olmayan askeri kırmızı kod ile öldürmek suçundan yargılanan iki donanma erinin kurtuluşu için donanma komutanının emri kendisinin verdiğini itiraf etmesinden başka şansları da yoktur.
Ve mahkemede gerilim öyle bir seviyeye yükselir ki donanma komutanı “evet, o emri ben verdim” diye itirafta bulunur.
O andan itibaren emir ile adam öldürmekten zanlı durumunda gelecek ve komutanlığı elinden alınarak cezaevinin yolunu tutacaktır.
Cezayı kişiler veremez, uygulayamaz.
Hukuk, güçsüzü korumak için vardır. Adalet bir toplumun en sarsılmaz dayanağıdır.
Adalet kanunlarla, yasalarla, içtihat, yönetmeliklerle uygulanır.
Modern dünyada kabul görmeyen tek yöntem şiddettir. Fiziki güce dayanan her türlü uygulama insanların elinden alınmıştır.
Şiddet uygulayan kişiler modern dünyanın dikkatle takip ettiği unsurlardır.
Bir aile çocuğuna her ne olursa olsun şiddet uygulayamaz.
Bir erkek karısına her ne sebep olursa olsun şiddet uygulayamaz.
Bir öğretmen öğrencisine her ne sebep olursa olsun şiddet uygulayamaz.
Bir komutan emri altındaki askere her ne sebep olursa olsun şiddet uygulayamaz.
Bir antrenör, teknik direktör, koç her ne sebep olursa olsun oyuncusuna şiddet uygulayamaz.
Eğer kişiliği oturmuş, sağlıklı bireyler yetiştirmek istiyorsak onların beden bütünlüğünü psikolojisi de dahil olmak üzere koruyarak çalışacağız.
Bu tartışılması teklif bile edilemeyecek bir bilinç seviyesidir.
Oysa biz ne yapıyoruz; Ergin Ataman doğru mu yapmıştır yoksa yanlış mı? Sorusunun peşinden, bir de ona destek olacak Yılmaz Vural gibi kişileri gülümseyerek vitrine çıkarıp, dinliyoruz.
Ergin Ataman ve Yılmaz Vural Kırmızı Kod Emrini vermişlerdir ve bunu itiraf da etmişlerdir. Dahası yaptıkları filli tecavüzü hiç utanmadan sıkılmadan ve destek aldıkları ortam malum orta yerde savunmaktadırlar.
Bu modern toplum yaşamının içinde konuşulması bile tuhaf bir durumken biz bu adamları hala anlamaya, dinlemeye çalışıyoruz.
Ergin Ataman ve Yılmaz Vural hangi güçten cesaret alarak gençleri tokatlayabiliyor?
“Sizin geleceğiniz benim elimde, sizi döverim de severim de gerekirse …” dedikleri için tokat atabiliyorlar.
Ergin Ataman’ın cesareti varsa Kadıköy-Pendik hattındaki minibüs şoförüne bir tokat atmayı denemesini bekliyorum.
Ergin Ataman ya da Yılmaz Vural bugün soyunma odasında gençleri dövmeyi savunuyorlar yarın kadına şiddeti de savunurlarsa onları da televizyon köşelerine çıkaracak, dinleyecek miyiz?
Ergin Ataman ve Yılmaz Vural’ın şiddet sınırı nerede bitiyor?
Kimler dayak yemeği hak ediyorlar, kaç tokatla bu işi çözülür otursunlar bir anlatsınlar?
Yanlış taktik verdiklerinde taraftarın onların yollarını çevirip tekme tokat girişme hakkı var mıdır, bir de bunu tartışalım?
Bu adamları toplum vizyonundan temizlemeden gelecekte daha sağlıklı nesiller yetiştirmemiz mümkün değildir.
Kırmızı Kod Emrini vermiş bu adamlar suç işlemişlerdir.
http://twitter.com/uzaygokerman