Pazar günü oynanan Fenerbahçe Ülker–Mersin BB karşılaşmasının üçüncü periyodunun son dakikalarında ilginç bir olay yaşandı.
Fenerbahçe Ülker’in koçu Spahija peş peşe gelen Mersin BB sayıları sonrasında bir mola aldı. Oyun durduğu anda Spahija’nın kenardan yüksek tonda sesini işitmeye başladık. Kime bağırıyor olduğunu ise oyuncuların kenara yaklaşmaya başladığı anda ayırt edebildik.
Yaklaşık 5-6 bin taraftarın önünde koç takımın genç bir oyuncusunu yerden yere vurmakla kalmadı; birkaç saniye içinde de “go out” diyerek eliyle de dışarıyı işaret edip kovuyordu.
Birkaç senedir altyapı basketbolu ile yakından ilgileniyorum benzer görüntüleri zaman zaman küçük çocukların koçlarıyla yaşadığını görüyor; ancak bu sahneleri klasik öğretmen-öğrenci diyaloğu şeklinde değerlendiriyordum, her ne kadar kabul edemesem de.
Bir koçun sahadaki tek oyun kurucusunu saha dışına gönderecek kadar sinirlendiren şey ne olabilirdi?
Kuşkusuz bu işin taktiksel veya oyun içindekileri ilgilendiren bir konuydu.
Burada esas tavır kovulan oyuncunun ne şekilde tepki göstereceğiydi.
O oyuncu Engin Atsür’dü ve karşılaştığı bu tepki sonrasında yedek oyunculara ayrılan sıraların en sonundaki sandalyeye gitti, oturdu.
Bu sırada Fenerbahçe taraftarı Spahija’ya karşı bir tepki gösterdi. Açıkçası taraftarın derdinin herhangi bir tarafın haklılığına karşı bir duruş sergilemekten çok bir takımın koçunun kendi sahasında ve seyircisinin önünde böyle şiddetin dozu kaçmış bir şekilde hareket etmesiydi.
Mola süresinin tamamlanması süresince taraftar Engin Atsür’e destek gönderirken genç oyuncu oturduğu yerde kim bilir içinde ne türden fırtınalar koparken dimdik ayakta duruyordu. Oyuncuları oyuna davet eden işaretin gelmesiyle birlikte Spahija oyuncusunun yanına gitti ve onu yerinden kaldırıp, büyük bir ihtimalle verdiği tepkinin nedenini anlattı. Birkaç saniye süren ve birbirlerine sarılarak tamamlanan kriz bu maçın belki de kader anlarından birine dönüşecekti.
Spahija son periyotta oyuna Engin Atsür’le başlayacak, genç oyuncu bitine 2 saniye kala attığı basketle de takımın sahadan 82-81 galip ayrılmasını sağlayacaktır.
Burada dikkat çekmek istediğim konu gencecik bir basketbolcunun birkaç dakikalık krizi kendi içinde doğru şekilde değerlendirip yine doğru duruş sergileme başarısı göstererek saha içinde kalabilme başarısını gösterebilmesidir.
Bu neden önemlidir?
Çünkü profesyonel spor karşılaşmalarında özellikle de futbolda sporcu ve teknik adamların en büyük mazeretlerinden biridir psikolojik baskı unsuru; her sıkıştıklarında akıllara başka bir şey gelmez.
Yoğun maç temposu, seyirci baskısı, kendisinden başarı beklentisi vs. vs. vs…
Basketbol, futboldan çok daha dinamik bir oyun ve her an dikkat, konsantrasyon, beceri gerektiriyor.
Basketbolcular zamanı geliyor turnuvalarda üst üste üç beş maça çıkıyor.
Tempo bazen altında kalkılamayacak derecelere geliyor ve Spahija ile Engin arasındaki patlamalara da neden oluyor.
Aynı polemiğin futboldaki karşılığının çoğu zaman yere forma, krampon atma ile sonuçlandığını, oyuncuların direkt olarak soyunma odasının yolunu tuttuğuna neredeyse her karşılaşmada şahit oluyoruz.
Ama mesele Engin Atsür gibi saha içinde kalabilme direncini, kararlılığını ve başarısını gösterebilmektedir.
Burada kimin haklı haksız, hangi tepkinin doğru olup olmadığını tartışmıyorum.
Her ne şekilde bir olay gerçekleşmişse ona karşı gösterilmesi gereken doğru duruşun ne olduğunun altını çizmeye çalışıyorum.
Engin Atsür’ün gösterdiği bu hareket tarzı yeni yetişen tüm sporculara örnek olmalıdır.
Artık literatürümüze bir “Engin Atsür duruşu “ diye bir şeyin girdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kazanmak için her şekilde sahada kalmayı becermek gerekiyor.
http://twitter.com/uzaygokerman