Geçtiğimiz günlerde Milliyet’te bir haber yayınlandı; içeriğe göre Galatasaray amatör şubelerle ilgili olarak küçülme kararı alıyordu.
Haberden küçük bir bölüm okuyalım.
“Sarı kırmızılı kulüp, bu sezon futbol gelirlerinde kulüp tarihinin en yüksek rakamlarına rağmen borcun artması yüzünden birçok branşta küçülmeye gidecek. Yönetimin bu kararında amatör şubelerin bu yıl 56 milyon lira zarar etmesi yatıyor. Basketbol, voleybol, yüzme, sutopu ve kürek şubelerinin toplamda 56 milyon gider fazlası oluşturması Ünal Aysal yönetimini zorlamaya başladı..”
Beşiktaş geçen sene bu kararı aldı ve uygulamaya koydu; bu sezon Sportif anlamda Beşiktaş ismini bir çok branşta başarı ile yan yana görmede çok zorlandık.
Büyük bir ihtimalle önümüzdeki sezon da benzer şeyler yaşanacaktır.
UEFA kriterlerinin devreye girmesiyle birlikte artık profesyonel şirket halini almış futbol şubelerinden diğer branşlara kaynak aktarımı mümkün olmuyor.
Bu da amatör şubelerin yaşaması için sponser desteği ve altyapı yatırımlarını ön plana çıkarıyor.
Bu konu sadece Galatasaray ve Beşiktaş’la da sınırlı kalmıyor elbette; Fenerbahçe’nin de diğer spor şubelerine kaynak yaratmada sıkıntı yaşadığını biliyoruz.
Bir kaç yıl sonra bu durum çok daha hissedilir hale gelecektir.
2020 Olimpiyatlarını hedefine almış ve bu anlamda yurt çapında seferberlik ilan etmiş ülkemizin yaşadığı bu durum yine bize özgü çelişkilerini gözler önüne seriyor.
Buradaki temel mesele aslında sporu hala içselleştiremediğimiz, değerini anlamayadığımız, hakkediği önemi veremememizden kaynaklanmaktadır.
Dünyanın bir çok yerinde bizim hiç bilmediğimiz bazı spor branşlarını insanlar doğru rekabet ve mücadele anlayışı içinde sürdürmekedirler.
Eurosport kanalı bu anlamda ufukumuzu açan spor olaylarını evimize getiriyor.
Koca koca adamlar, kadınlar belki bizim çocukluk yaşlarında sokak aralarında oynadığımız benzer oyunları kurallara bağlayıp önemseyerek oynuyorlar.
Zaten spor kültürü dediğimiz şey de bu.
Bundan önce içinde bulunduğum Proje’nin toplam inşaat alanı yaklaşık 650.000 m² idi. Mimari anlamda bir çok şey düşünülmüş olmasına karşın insanların spor yapacakları alanlar konusunda fazlasıyla cimri bir tutum sergilenmişti.
İstanbul’un çok geniş alanları parsellenerek inşaata, yapıya dönüştürülürken sportif anlamda yatırımların azaldığı ya da Olimpiyat gibi unsurlara bağlandığı görülmektedir.
“Spor için mi olimpiyat yoksa olimpiyat için mi spor” sorusunun cevabını verebilmemiz kolay görünmüyor.
Bütün bunlar bizi Pazar akşamı Kadıköy’de oynanan derbiye ve sonrasında yaşanan acı olaylara kadar götürüyor.
Bir bir spor ülkesi değiliz.
Mücadele ve rekabetin kelime anlamını dolduramıyoruz, karşılığı veremiyoruz. Bu da bizi sokakta öğrenilen başka bir rekabet anlayışına götürüyor; sokak kültürü yerleşiyor.
Kuşkusuz burada temel mesele toplumun bilinç seviyesinin ısrarla belirli seviyelerde tutulmasıdır. İnsanların zihinlerine manşetler yerleştirip bunların detayının ne olduğu ile ilgilenmemesi sağlanmaktadır.
Çok genç bir nüfusumuz olduğu ile övünürken aslından bunun ucuz iş gücünden başka bir şeye dönüşemediğini üzüntüyle ayırt ediyoruz.
Oysa bu gençlerin eğitiminin yanına eklenecek bir spor branşı en küçük yaşlardan itibaren onların her türlü gelişimine katkı sağlayacaktır.
Gençlere sportif kültür ve rekabet anlayışı doğru şekillerde verilirse onların çeşitli fanatizm kanallarına sapmaları da engellenmiş olur.
Çünkü fanatizm kişinin kendisini toplumda ifade edememesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Kendine güvenen, gerektiği şekilde ifade eden ve kabul gören bireyler fanatizm batağına saplanmadan hayat içinde doğru pozisyon alırlar.
Ancak burada kritik bir eşik var; bu istenen bir şey midir yoksa mevcut durum mu tercih edilmektedir?
Fanatizm bir araç olarak başka şeylerin üzerini örtmek için mi desteklenmektedir?
Toplulukların bölünerek daha fazla taraf olması için mi sistem sürdürülmektedir?
Gerçekten sportif kültürün, doğru mücadele ve rekabet etme anlayışının yerleştirilmesi hayatımızdaki bir çok çelişkiyi, yanlışı kendiliğinden ortadan kaldıracaktır.
12 Mayıs 2012’de çok büyük bir fırsat kaçmıştır.
12 Mayıs 2013’de bu bambaşka bir çizgiye oturmuştur.
12 Mayıs 2014’de muhtemelen daha iyi şeyler konuşuyor olmayacağız.
Endüstriyel sporda büyümeyi sürdürürken, amatör sporun küçülmesidir bizim çözmemiz gereken asıl sorun.
Maddi şartların düşünme sürecini belirlediği bir düzen içinde yaşadığımız hiç unutulmamalıdır.
http://twitter.com/uzaygokerman