Üç büyük kulübü de sezon başından beri çok yakından takip ediyorum. Her maçı kendi özelinde değerlendirirken, merkezde yaşanan genel sorunları göz ardı etmemeye de gayret gösteriyorum.
Galatasaray'ın sezonun daha başından beri yaşadığı temel sorunun takım kurgusu, taktiksel oyundan uzaklaşma olduğunu burada sürekli konuştuk, tartıştık. Özellikle Sneijder ve Drogba'nın gelişiyle birlikte Fatih Terim'in bu iki transferi oynatacağı bir sisteminin olmadığını, hazırlıksız yakalandığını da...
Madrid'te yaşanan sıkıntının temelinde de bu özel durum vardı.
Yıldızlara dayalı oyun yapısının getirdiği sıkıntı...
Galatasaray, elbette oynuyor, pozisyona giriyor, goller atıyor, hatta zaman zaman rakibini sahadan siliyor, dünkü maçın ikinci yarısında olduğu gibi ancak bütün bunların geri planında taktiksel bir oyun anlayışı olduğunu söylememiz çok zor.
Rakibi hataya zorlamak eğer bir taktikse evet bir sistemden söz edebiliriz ancak bu düşme hattındaki takımlara karşı yakalanabilecek, üst seviyedeki eşleşmelerde tam tersine dönebilecek bir şeydir.
Fatih Terim gibi üst düzey seviyedeki bir teknik direktör de hiç kuşkusuz bunun farkında ve agresifliğinin perde arkasında bu sıkıntı, gerilim var.
Geçen sezon kenarda takımını izlerken büyük keyif alıyordu kuşkusuz ve bu rahatlık da yaratıyordu. Oysa bu sezon aynı şeyleri göremiyoruz.
Maçın 3. dakikasında takımın stoperi geriden oyun kurmaya kalkıyor ve şişirme bir top atıyor, o top rakibe pas oluyor, atağı başlatıyor, sonunda da gole dönüşüyor.
Modern futbolda üst düzey takımlar sahip oldukları topları böyle sıradan ve rastgele şekilde kaybetmiyorlar, stoperler topu kaybedeceklerine kalecilerine geri pas vermeyi tercih ediyorlar. Şimdi buna bireysel hata demek mümkün mü?
Selçuk İnan'ın olmadığı bir maçta bile Sneijder ikinci yarı sahaya çıkamıyorsa bir yerlerde önemli sorun var demektir.
Gerçekten de dün akşam bütün Galatasaraylı oyuncular saha içinde Selçuk İnan'ın varlığını aradılar.
O yokluğu Melo hırsıyla doldurmaya çalıştıysa da pozisyonel anlamda etkisinden çok rakibi bozma şeklinde bir katkı sağladı.
Yıldıza dayalı oyun oynuyor olmak da tümden yanlış demek anlamına gelmez, Drogba gibi üst düzeydeki oyuncu çıkar, Mersin gibi çok ama çok zayıf, küme düşmüş bir takımı tek başına yenecek futbolu oynar.
Zaten MİY gibi takımlara karşı avantaj olan şey bu büyük üstünlüktür. On kişi bile kalınsa maçı çevirecek
Fatih Terim için Orduspor maçı sonrasında konuşmuştuk; kadro kalitesi, gücü ve potansiyeli bakımında kat be kat böylesine büyük fark varken hakemin basit bir hatasına kontrolsüz ve ölçüsüzce gereksiz tepki göstermesi onun gibi üst düzey bir teknik adama yakışmamaktadır. Onun bu hareketleri yardımcıları için de belirleyici olmuştur. Yetmemiş sahaya iki kendisini kaybeden taraftarın girmesine de ortam hazırlamıştır.
Teknik direktörler her hakem hatasına bu şekilde reaksiyon gösterirlerse zaten ülkemizde maç falan oynanmaz. Çünkü hakemler yetersizler, başarısızlar. Bu gerçeğin herkes fazlasıyla farkında. Fatih Terim bu durumu en önce bilecek kişi olmalıdır, cezayı orada verecek değil.
http://twitter.com/uzaygokerman