Aziz Yıldırım üzerine bu ülkede bir operasyon olacağına yönelik dedikodu kazanı yıllardır kaynar dururdu. Birçok teknik takip yapılmış olması da muhtemeldir. Bunların bir kısmının Fenerbahçe’nin şampiyonluklarıyla sonuçlanmadığı için adli bir soruşturmaya dönüştürülmemesi de bu süreçte yapılan açıklamalardan anlayabiliyoruz.
Yıllardır bu ülkede her türlü başarının ardında bir başka şey arandı. Başarmak için sadece sahada olmanın yetmediği konuşuldu tartışıldı.
3 Temmuz’dan bu yana Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ı yargılanmadan suçlu sandalyesinde infaz etmeye çalışan kişi, grup ve toplulukların zihin dünyalarının sadece şaibe ve karanlık ilişkilerden oluşması da çok anlamlıdır.
Bu kişilerin arasında eski futbolcu, hakem, yönetici ve isimlerini daha çok siyasi süreçlerin içinde duymaya alıştığımız kişilerin bulunması bu iddia sahiplerinin düşünce dünyalarındaki gerçeklerin aynı zamanda reel dünyada birer karşılığı olabileceği sonucuna da götürüyor bizleri.
3 Temmuz’dan bu yana organize ve senkronize bir şekilde birçok noktada eş zamanlı olarak süreç üzerine yorum yapanların birbirini tamamlayan eylemler içinde bulunmaları da anlamlı ve dikkat çekicidir.
Kuşkusuz insanların zihin dünyalarını belirleyen şey onların da içinde bulundukları, ilişki içinde oldukları reel dünyalarıdır.
Maddi gerçekler insanların algısını değiştirmekle kalmaz kalıcı hale getirir. O kişilerin zihin dünyalarını değiştirmek için onların içinde yaşadığı ortamı da başkalaştırmak gerekir.
İyi ya da kötü yönde…
3 Temmuz süreci bir şekilde başlatıldı. Bu Fenerbahçe’nin üzerine kâbus gibi çöken bir realiteydi. Sürecin içinde olanlar ve Aziz Yıldırım’ın deyimiyle operasyonu planlayanlar yine kendi düşünce sistemi içinde olayların belli yöne kayacağını tasarladılar.
Ancak öyle olmadı.
3 Temmuz günü Fenerbahçe Camiası bir sarsıntı geçirdi. Kimse olanlara tam anlamıyla bir cevap veremiyordu. Etraftan gelen propaganda içerikli haberler ortamı öylesine kirletiyordu ki muhtemelen o an soruşturma içindeki kişiler bile yapmadığı şeyler konusunda şüphe içine düşüyordu.
Kısa süre içindeyse Fenerbahçe ve Fenerbahçeli üzerlerine atılan şeyi ayırt etmeye başladı.
Sonra da buna anında tepki verdi.
Neden?
Çünkü Fenerbahçe’nin son 13 yılda yaşadığı maddi değişim ve dönüşüm Fenerbahçelinin düşünce dünyasını, algısını da değiştirdi.
13 yılda yaşananlar ondan önceki yıllardakinin tam tersi nitelikte, geliştirici, ilerletici, dönüştürücüydü.
3 Temmuz kimsenin hiç beklemediği ummadığı Fenerbahçe gerçeğini de ortaya çıkardı.
İddianameye kadar geçen zaman boyunca operasyona ait ortada dolaşan söylentilerden daha güçlü bir delil var mı diye bir merak da vardı.
İddianamenin sadece telefon kayıtlarından oluşan bir belge olarak ortaya çıkması bu belirsizliği de ortadan kaldırdı.
Milyonlarca kişinin takip edeceği bir davanın çok daha güçlü delillerle ve kanıtlarla açılması gerekirdi.
2004 yılından bu yana Fenerbahçe’nin Türkiye’deki tüm spor olaylarını geliştiren, dönüştüren, ilerleten bir kulüp yapısına dönüşmesi, ekonomisi, varlıkları, yönetim şekli iddianamenin önündeki en büyük maddi engelken ve onun etrafında bilinçli bir taraftar topluluğu oluşmuşken bu kadar basit suçlamalarla ortaya çıkmak önemli bir riskti.
Fenerbahçe taraftarının bu sürece karşı gösterdiği duruş önemli bir gerçekliktir.
Salı günü Çağlayan’da belki de adalet sisteminde bir ilk yaşandı. Pazar günü Bakü’de Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan Bayan Voleybol takımı başkanları ile buluştu.
Bu kızların şampiyona öncesinde, sırasında ve sonrasında akıllarında ve dillerinde tek bir şey vardı “bu Kupa’yı başkanımıza götüreceğiz.”
Gencecik sporcuları böylesine motive eden şey ne olmalıydı?
Dün Bayanlar Euroleague mücadelesinde çok önemli bir karşılaşma vardı. Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray’ı yenerken sonrasında sporcuların tek bir şeye odaklandığını izledik.
“Kupa’yı Başkanımıza götüreceğiz.”
Pazar günü Fransız gazeteleri “Dokunulmaz Fenerbahçe” diye başlık atmaları; Fenerbahçe’nin Avrupa’nın her spor branşında en üst düzeyde neredeyse final oynuyor olmasını şaşkınlıkla karşılıyor olmaları anlamlı ve önemlidir.
Aziz Yıldırım, içinde bulunduğu durumu hiçbir şekilde hak etmiyor. Yaşananlar ve yaşanmakta olanlar her şekilde bunu tekrar tekrar ortaya koyuyor.
Aziz Yıldırım’ın özgürlüğüne kavuşmasının zamanı gelmiştir. Bundan sonra kalacağı tutukluluk Fenerbahçe’nin direncini ve kalabalıklarını daha fazla arttırmaktan başka bir şey olmayacaktır.
http://twitter.com/uzaygokerman