Evet, Advocaat’ın dediği gibi Fenerbahçe kötüydü, daha ilk yarı oynadığı futbolla maçı kazanma hakkını Antalyaspor’a bırakmıştı.
Eğer futbol dediğimiz şey adil oyun olacaksa bu maçın Antalyaspor kazanmalıydı!
Ancak!
Türkiye’de işler böyle gitmiyor. Fenerbahçe rakipleriyle eşit rekabet içerisinde mücadele edemiyor.
Her seferinde önüne hakemi de yeneceksin denen tuhaf bir garabet ile mücadele etmek zorunda kalıyor.
Fenerbahçe’nin rakibi derken elbette Antalyaspor’dan söz etmiyoruz.
Dün akşam Cüneyt Çakır’a birileri küçük bir şaka yapmış olsa; mesela Fenerbahçe takımına siyah beyaz forma giydirip, Beşiktaş maçını yönettiriyormuş gibi kandırsaydı muhtemelen 0-0 biten karşılaşmanın ikinci yarısında Beşiktaş lehine Sow ve Alper’in pozisyonları olmak üzere iki penaltı verirdi ve Beşiktaş gibi sahaya çıkmış Fenerbahçe de maçı o rüzgarın etkisiyle en az üç farkla kazanırdı.
Antalyaspor hak etmesine karşın bu maçı Beşiktaş’a karşı kazanamazdı!
Fenerbahçe’ye karşı kazanabildi.
Tebrik de etmesini bilmek gerekiyor. Advocaat bunu bize hatırlatıyor. Bunu görmezden gelmiyoruz.
Ancak bu maçın skoru her ne olursa olsun, geçen sezonki gibi Antalyaspor karşılaşmayı dört gollü önde de götürebilirdi; eğer hakem bu oyunu adil yönetiyorsa Sow’un attığı golü vermelidir!
Çünkü bu başka bir şeydir.
Veremiyor çünkü kafasında bin bir hesap var; tilki dolaşıyor.
Futbol oyun kuralarının en zorlama yorumlarını Fenerbahçe aleyhine yapıyor.
Cüneyt Çakır bu işe Galatasaray derbisinde Gökhan Gönül üzerine gelen topa eğildiği için ikinci sarıdan atarak başladı. Bu kadar ucuz karar verecek bir hakem olduğunu bize gösterdi ancak o gün Türkiye’de Fenerbahçeli bir oyuncuyu atabildiği için kahraman ilan edildi.
Şaka gibi; Aziz Yıldırım 3 Temmuz kumpasında dönemin Federasyon Başkanından Cüneyt Çakır gibi hakemleri istediği için hakkında operasyon kurgulandı.
12 Mayıs 2012 günü Kadıköy’ü karanlığa sürükleyen o senaryonun baş rolünde yine Cüneyt Çakır vardı. Muslera’nın önüne bıraktığı topu Semih golle tamamlayınca aynen dün gece gibi sahne aldı ve iptal etti.
O gün Cüneyt Çakır maça sadece 4 dakika eklerken, dün gece 7 dakikalık uzatma gösterdi.
Cüneyt Çakır, Fenerbahçe’nin lehine olacak tüm kritik kararlarda başroldeydi ve her seferinde aleyhine düdük çalmaktan geri durmadı.
Öyle ya da böyle futbol bir oyundur ve her zaman iyi oynayan kazanamaz; daha iyi oynamak yetmez çünkü. Akıllı olmanız, topu kale direklerinin arasından geçirecek beceriyi göstermeniz gerekir.
Dün akşam Antalyaspor çok daha iyiydi ancak son toplarda başarılı değildi.
Oysa Fenerbahçe kötü olmasına karşın ceza sahasının içinde etkiliydi. Tehlikeler de yarattı. Sow’un ve Alper’in net penaltı pozisyonları vardı ve muhtemelen bu maçı yabancı bir hakem yönetseydi; mesela Manchester United-Fenerbahçe karşılaşmasında iki penaltı kararı veren bunlardan en az birinde o düdüğü çalardı.
Cüneyt Çakır çalamadı!
Neyi çaldı?
Sow’un kusursuz röveşata golünü çaldı.
O pozisyonun Sow’a yapılan ve penaltı kararı veremediğinden hiçbir farkı yoktu.
İlkinde Antalyasporlu oyuncunun önce topa sonra Sow’a dokunduğuna kanaat getirmişti.
İkincisinde önce Sow vurmasına ve top kaleye yöneldikten sonra Antalyasporlu oyuncuya dokunmasına rağmen kararı yine Fenerbahçe aleyhine oldu.
Futbol eğer eşit şartlarda oynanacaksa adil oyun olacaktır.
Türkiye’de adil oyun yok. Çünkü Cüneyt Çakır gibi güçlü bir rakip çıkıyor sahaya ve Cüneyt Çakır’ı yenemiyorsunuz.