Real Madrid mi yoksa Manchester United mı sorusunun cevabını bugüne kadar hep ilkinden yana kullandım; ancak ikincisinin yıllardır Alex Ferguson ile gösterdiği istikrar ve başarı çizgisini her zaman takdirle karşıladım, doğru bir model olduğu konusunda da düşüncelerimi paylaştım.
Salı gecesi Mourinho kendinden emin bir şekilde henüz karşılaşmanın son düdüğü bile çalmadan soyunma odasının yolunu tutarken, Alex Ferguson Cüneyt Çakır’ın maçı tamamlama düdüğü ile birlikte hakemimize parmağını sallayarak bu maçın sonucunu kendisinin tayin ettiğini ima eden bir hareket yapıyordu.
Her ne kadar Real Madrid’in tur atlamış olmasından memnuniyet duymuş olsam da İskoç teknik adamla aynı şeyi düşünüyor ve hissediyordum.
Cüneyt Çakır’ın Nani’yi saha dışına atmasının temel nedeninin hakemliğinin ne nerece etkili olduğunu göstermek olduğunu tahmin ediyorum.
Cüneyt Çakır’ın ve hakemlerimizin büyük bölümünün sorunu da bu işte.
Sürekli kendilerini ispat etme çabasındalar. Kafalarında her an bir hesap var. İradelerinin ne derece güçlü olduğunu gösterme kaygıları aslında bunun ne kadar zayıf bir temele dayanıyor olduğunun da işaretini veriyor bize.
Futbolda kırmızı kart genel anlamda saha içinde sportmenliğe yakışmayacak kasti derecede eylemleri cezalandırmak amacıyla kullanılır. Rakibe sakatlarcasına hamle yapmak, küfür etmek, tükürmek, yumruk ya da tokat atmak, hakemin işini yapmasını engellemek, onu taciz etmek akla gelebilecek ilk nedenler olabilir.
Son zamanlarda gole giden oyuncuyu durduran son adama da kırmızı kart çıkarılıyor.
Nani’nin hamlesini bir hava topu mücadelesi olarak değerlendirebiliriz. Rakibine gelen hamlesi kasıttan çok kontrolsuzdür.
Bu ve benzeri özellikle yerden yapılan müdahaleleri karşılaşmalar sırasında sıklıkla görüyoruz, bazen böylesine sert müdahaleye uğrayan oyuncu maça bile devam edemiyor ve kimi zaman hakemler bunu normal görüp kart bile göstermiyorlar.
Nani’ye gösterilecek kartın rengi en fazla sarı olmalıdır.
Cüneyt Çakır içinde bulunduğu ruh halinden, tutumdan ve sürekli hesap yapma, kendini ispat etme kaygısından kurtulamadığı sürece iyi bir maç yönetmesi mümkün değildir.
Bu sezon özelinde daha önce yaptığım hakemlerle ilgili yorumları da bunun içine ekleyebiliriz.
Mourinho’nun da ifade ettiği gibi “turnuvanın en güçlü ve favori takımı” hakemin de yardımıyla elenmiş oldu. Milyonlarca euro kaybın hesabı da ayrı bir muhasebedir.
Bu kararın ligimizde 33. hafta oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmasında verildiğini bir hayal edin.
Sonrasında yaşanacakları...
Hakemlerimiz hiç iyi durumda değil. Bunu bir araya gelip Zekeriye Alp başkanlığında birbirlerini alkışlayarak çözemezler.
http://twitter.com/uzaygokerman