Takım olmak kolay değil. Yeni bir teknik adamla farklı bir oyun oynamak hiç kolay değil. Takıma katılan yeni oyuncuların uyum sağlaması her zaman zorlukları beraberinde getirecektir.
Bir de üzerine “Fenerbahçe paradoksunu” eklediğinizde ortaya bir çok kulüpte, takımda görülmeyen bir şey çıkıyor.
“Fenerbahçe olmak” her zaman giderek zorlaşıyor. Sürekli kendisini tekrar eden süreçleri zorunlu hale getiriyor.
Arsene Wenger...
Kaç yıldır takımın başında? Bu takımın bir teknik direktör takımı olmadığını iddia etmek mümkün müdür?
Arsenal takımının içinde ismini her yerde duyduğunuz kaç oyuncu var?
Üç yıl boyunca Aykut Kocaman’ın yaptıklarını anlamaya desteklemeye boşuna uğraşmadık! Çünkü geri planında böylesi bir süreklilik beklentisi vardı. Geçen sezon Fenerbahçe bunu yakaladığının sinyallerini de verdi.
Ancak şampiyon olamadığı için yerden yere vuruldu. Fenerbahçe taraftarının kendisi Aykut Kocaman’ı beğenmedi, itti.
Dalga geçti.
Geçen sezon çok başarılı sonuçların ardından stadyumda Aykut Kocaman diye bağrıldığını duydunuz mu?
Hayır!
Aykut Kocaman öyle bir noktaya getirildi ki herşey anlamsız hale dönüştü.
Onun gidişinden sonra Fenerbahçe’nin teknik direktör arayış süreci, Ersun Yanal’ın sanki son alternatifmiş şeklinde yedekte uzun süre bekletilmesi, bir türlü ilan edilememesi, bir sezonluk anlaşma elbette hem teknik direktörün ayaklarını yere sağlam basmasını, futbolcu ile olan ilişkisini, kamuoyunun ona karşı bakış açısı ve duruşunu ister istemez etkileyecektir.
Kuşkusuz hiçbir şey hemen olmuyor, sonuç almak için zaman gerekiyor.
Fenerbahçe dün sezona başladığından bu yana en iyi futbolunu oynadı; ancak yetmedi. Geriye iki maçta 5 gol yemiş bir takım kaldı.
Sow çok etkiliydi, Emenike gayretliydi ancak Sow ile Emenike birbirleriyle uyumu olmayan bambaşka futbol tarzıları ve yapıları olan iki futbolcu gibi sahadaydı.
Emenike ile Sow kaç defa bir arada oynadı, sorusunun cevabı dünkü uyumsuzluğun, ayrı tellerden çalışın nedenidir.
Belki beş maç sonra başka bir şey izleyeceğiz. Ama tur geçti gitti...
İkinci golde Alves’in ileri çıktığını gördük. Oyun Arsenal’ın solundan gelişti. Ortadaki boşluğu Alves kapatmak için ileri çıkınca kendi bölgesi boş kaldı. Yerine gelen oyuncular kademedeki dizilişten başka bir işe yaramadılar ve gol geldi.
Alves kendi alanını neden terk ediyor?
Orada olması gereken oyuncular nerede?
Rakip oyuncu nasıl oluyor da bu kadar rahat bir şekilde 25-30 metre ileri çıkıp topla hareket edebiliyor?
Fenerbahçeli herhangi bir oyuncu Konyaspor maçında bunu yapabiliyor mu?
Alves ve Egemen yerlerini boşalttıkları anda rakip golün yarısını hazırlamış oluyor. Aslında Alves ve Egemen’in doldurduğu alanda olması gereken, bu iki oyuncu ileri çıktı diye bu sefer stoper tandemine geçen oyuncular da golün diğer yarısı için rakibe yardımcı oluyor.
Eee? Pozisyon almayı bilmeyen üst düzey oyuncusu olur mu? Bu adamların büyük bölümü bir milyon euronun üzerinde para kazanıyor ancak birileri onlara kademe gösterecek.
Selçuk Şahin ikinci yarının sonlarına doğru rakip ceza yayının önünde topla boğuşur, ne yapacağına karar vermeye çalışırken kaptırdı. Topu kapan oyuncu 60 metre bom boş dripling yaptı!
Çünkü o 60 metrelik koridoru Selçuk Şahin kapatıyordu. O yerini kaybettiği anda merkez boşaldı.
İlk yorum şu olabilir, Selçuk Şahin’in bu takımda ne işi var? Bu cevaplandırması çok zor bir sorudur. Futbolumuzda temel mesele “pozisyonunu terk eden oyuncunun aldığı risk mutlak surette sonuca gidecek bir hedefte olmalıdır” bilgisinin hangi yaş olursa olsun öğrenilememesidir.
İşte bu nedenle 6+0+4 kuralı saçma sapan, futbolcuyu gerileten, gelişimi durduran kolaycılığa, hazıra konmaya dönüşür.
Fenerbahçe yediği iki gol gibi atabiliyorsa, ortada bir sorun yok demektir; ancak kimse o ikramı Fenerbahçe'ye vermiyor, o zaman yenilen goller göze batıyor.
Buradan Fenerbahçe için iyi bir şey çıkar mı?
Burada iş yine taraftara düşüyor. Taraftarın değişen bilinç seviyesini “3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi” isimli kitabımda anlatmıştım. Fenerbahçeliler Emirates Stadyumunda sonuca karşın çok güzel taraftarlık örnekleri gösterdiler.
Bu önemliydi.
Bu sezonu kurtarmanın geriye tek bir yolu kaldı, futbolculara kaybettikleri özgüvenin tekrar kazanılmasını sağlamaktır.
Bu kadro Süper Ligi rahatlıkla götürecek kalitede ve yeterliliktedir.
Futbol takımının genel durumu kulübün moral düzeyini de ayakta tutacaktır, çünkü zor günler geçecek gibi gözükmüyor; özellikle de bugün sonucu beklenen CAS davası gibi...
http://twitter.com/uzaygokerman