Bitime iki dakika kala Beşiktaş öyle bir pozisyon yakaladı ki kelimenin tam anlamıyla şah mat anıydı; topun Gomez ile değil de Ersan Gülüm’ün kafasıyla buluşması kader anı oldu. Bilinçsizce ve gözü kapalı şekilde yapılan kafa vuruşu sadece golün kaçmasına değil aynı zamanda Lokomotif’i ataya kaldıran kurtarışın adı oldu. Beşiktaş kaçırdığı golün hemen peşinden neredeyse yine aynı kader anlarından birinde kalesinde olacak bir golü zayıf bir vuruş sayesinde engellemiş oldu.
Bütün maçın özeti bu muydu?
Biraz da böyle denilebilirdi.
Beşiktaş ilk yarı öyle bir top oynadı ki belki de sezonun e güzel ceza sahası dışı atak futboluydu.
Ceza sahasının dışında Beşiktaşlı oyuncular topu öylesine ustalıkla dolaştırıyorlardı ki Moskova temsilcisi sadece bu pas trafiğini izliyordu.
İşte Şenel Güneş’in “kazanmamız gerekirdi” ifadesine neden olan oyun bu bölümde sahnelendi.
Kuşkusuz tek taraflı baktığınızda ortada gösterişli bir futbol vardı ancak diğer yanda kalesini çok doğru bir şekilde savunan bir defans oyununu izliyordunuz.
Beşiktaş’ın Olcay ile kaleye çok yaklaştığı pozisyonlar futbolcunun acemice hareketleriyle kaybolurken, Gomez’in ilk yarı topla etkili alanda buluşamaması da en önemli eksikti.
Oyunun bu bölümlerinde Beşiktaş’ın Oğuzhan ve Sosa ile bulduğu şut pozisyonları da sonucu değiştirmeyince, Şenol Güneş kenarda bekleyen yıldızını oyuna sürdü.
Şu tespiti yapalım, Beşiktaş’ta dün eğer Quaresma olmasaydı Şenol Güneş asla ilk yarıdaki kadroyu bozmadı.
Quaresma golü atan oyuncu olmasına karşın Beşiktaş’ı takım oyunundan da uzaklaştıran futbolcuydu.
Gol ustalık ve güzelliklerle dolu olsa da maalesef Beşiktaş için hiçbir zaman maç sonuçlanmadan “bu iş bitti” olamıyor.
Beşiktaş yıllardır hep aynı golleri yemeyi sürdürüyor.
Dahası sonucu tutamama, koruyamama gibi bir sorunu da var.
Beşiktaş için gerçekten yazık oldu diyeceğimiz bir maçtı.
Güzel oyunun karşılığı bir şekilde galibiyet olmalıydı ve o pozisyon Beşiktaş’ın kafasının ucuna kadar geldi ama o kafa Ersan Gülüm olmasaydı!
http://twitter.com/uzaygokerman