Karşılaşmanın son dakikasında gelen gol sonrasında Beşiktaşlı oyuncuların taraftarlarıyla kucaklaşmaları, yaşadıkları sevinç görüntüleri görülmeye değer türdendi.
Bu futbol oynamanın çok zor olduğu bir stadyumda alınmış zor galibiyetin yarattığı gerilimin boşalma anıydı.
Beşiktaş’ın bu sene işi gerçekten çok zor. Her türlü zorluk bir yana mühendisliğin en kötü hesaplamalarından biri olan Olimpiyat Stadyumu’nun kötü şartlarıyla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Burası gelen konuk takıma mı yoksa Beşiktaş’a mı deplasman duygusu yaratıyor gerçekten tartışmaya açık bir konudur.
Elbette bütün bu duyguyu, zorluğu en fazla Beşiktaşlı oyuncular hissediyorlar. Saha şartları ortada peki Beşiktaş’ı zorlayan diğer etkenler neler?
Görünüyor ki Beşiktaş’ta kazandıran oyuncu eksikliği var.
Bir gün önce izlediğimiz Galatasaray’da bir tarafta Mancini’nin kendisi başlı başına bir kazanan gibi dururken diğer tarafta saha içinde sonuca direkt olarak etki eden Sneijder, Drogba, Burak, Melo ve hatta Telles tipindeki oyuncular önemli fark yaratıyorlar.
Beşiktaş bu eksiğini sezon başından bu yana total bir takım olarak aşmayı başarıyordu. Bunun için de kalecisinden tutun da kenarda bekleyen yedek oyuncusuna kadar herkesin eşit derecede katkı göstermesi önemliydi.
Atiba, Oğuzhan, Olcay, Veli, Almeida, Gökhan Töre bu bakımdan Beşiktaş’a liderlik eden oyunculardı.
Oysa bir süredir bu oyunculardan sadece Almeida’nın sonuca katkı yaptığını diğerlerinin fazlasıyla istikrarsız ve formsuz görünüşleriyle takım oyununu bozduklarını izliyoruz.
Atiba bütün bu oyuncuların içinde başka bir role soyunuyor. O tam bir joker ve görev adamı; Beşiktaş’ın bütün boşluklarını tek başına doldurmayı başarıyor. Atiba varken Beşiktaş’ın zaman zaman bir kişi fazla oynadığını diddia edebiliriz.
Yokluğunda tam yerini karşılamasa da yeni transfer Jones’un katkısını izledik. Jones takıma ve ligimize ısındığında daha farklı şeyler yapabilir.
Özellikle Olcay ve Oğuzhan’ın oynamadığı bölümlerde Beşiktaş’ta bütün yük Gökhan Töre’nin üzerine yığılıyor ki o da bütün bu ağırlığı tek başına taşıması kolay değildir. Hatta Gökhan’ın diğerlerinden fazlasıyla sivrilen ve bireyselleşmeye dönüşen futbolunun bu çerçevede işi daha da zorlaştırdığını da söyleyebiliriz.
Forvette Ömer’in Semih Şentürk niteliğindeki katkısı biraz da şartların onu getirdiği misyondu. Ancak dün o da oyunda kaldığı süre boyunca bunu teyit etti.
Böyle maçlarda klasik olan şey gerçekleşti ve bir stoper oyuna müdahalede bulunarak maçı kazandıran golü attı. Ersan iyi oyununu golle tamamladı. Girişte yazdığım gibi sevinci kusursuzdu; futbolu özendiren türdendi.
Eskişehirspor ise maalesef kadro kalitesini doğru şekilde lige yansıtamıyor. Son iki üç sezondur takımdan sürekli yıldız oyuncu çıkardılar ancak yine istenen kıvama gelemiyorlar.
Ertuğrul Sağlam dünkü maçı 82. dakikada Erkan’ın oyundan çıkarmasıyla kaybetti bana göre; takım bir mesaj aldı. Erkan da çıkarken gösterdiği tavırla bunu sanki destekledi.
Bilic hafta içinde bu maçı tekrar tekrar izleyecektir mutlaka; bir tavsiye oyunu izlerken saha kenarındaki görüntüsüne de dikkat etsin. Heyecanını, hatta sanki girip oynama arzunu kabul ediyorum. Ancak biraz daha sakin kalmayı başarırsa çok daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.
http://twitter.com/uzaygokerman