Geçen sene burada Beşiktaş’ın maçlarını yorumlarken Fernandes’in diğer Portekizlilerden teknik, taktik ve mantalite farkının olduğunu, hatta oyununu bile etkilediğini konuşmuş, özellikle Quaresma’nın futbolcunun önünü tıkayan bir tarzı olduğunu da yazmıştık.
Çünkü yapı olarak Quaresma öncelikle kendi merkezi etrafında top oynayan bir oyuncuydu; çalım atıyor, bir daha atıyor, yetmiyor bir daha… Sonu gelmeyen ve hiç de sonuca ulaşmayan bölgede hem kendisini yoruyor hem de arkadaşlarını oyundan soğutup, maçtan kopartıyordu. Mükemmel olmadığı için de top kayıpları Beşiktaş’ın kalesi için tehlikeye dönüşebiliyordu.
Simao ayrı bir vaka olarak kaldı. Saklanan, ortalarda gözükmeyen, inisiyatif almayan bir futbolcu olduğunu hatırlayacağız. Etkili olduğu maçların sayısı kaçtır, hatırlamak zor.
Fernandes bütün bunların çok başka yerinde durduğunu hem hissettirdi hem de gösterdi. Geçen sene tek başına çıktığı maçlarda parladı; bu sene takımın en önemli parçası haline geliyor.
Üstelik bencil değil, benmerkezi dengeli, takım onunla birlikte hareket edebiliyor. Koşuyor, atağa kalkıyor, adam eksiltiyor, mutlak surette topu ileri sürüyor ve orada arkadaşlarını arıyor.
Zorluklar takımların motivasyon, direnç, varoluş nedenleridir.
Geçen sene Fenerbahçe çok farklı bir sınavdan başarı ile geçti. Bu sezon Beşiktaş uzun zamandır içinde bulunduğu sorunlarıyla yüzleşti, Avrupa’dan men edildi, borçlar yüzünden transfer yapamadı. Böyle bir ortam olmasaydı Samet Aybaba takımın başına gelir miydi, tartışılır. Bu tartışmanın hala Beşiktaş içinde sürmesi muhtemeldir.
Ama Beşiktaş kendisini yıllarca başarıya götürmüş olan modele döndü; takımını gençleştirdi, varolan potansiyeli ile birlikte bugün başka bir şey oldu.
Nereye göndereceklerini bilemedikleri Holosko takıma yararlı bir oyuncu oldu çıktı. Mustafa Denizli tarafından alınmış ve Portekizlilerin gelişiyle çok ilginç bir isim olarak sivrilen Hilbert sağ kanatta önemli işler yapmaya başladı.
Veli Kavlak’ın farkını bu sene ayırt etmeye başladık. Yeni takıma katılan Olcay ise çalışkanlığı ile kendini hissettiriyor. Dün bir pozisyonda benmerkezinin etkisiyle toptan bir türlü kurtulamadı ve uygun durumdaki arkadaşına pas vermesi gerekirken kendi zorladı ve kaybetti. Olcay’ın bu pozisyonu, Fernandes’inkilerle üst üste koyup tekrar tekrar izlemesi gerekiyor.
Sivok zaten kalitesini kanıtlamış bir savunma adamıydı.
Beşiktaş’ta her şey çok güzelleşti anlamına gelmesin bu kadar olumlu söz. Bunlar belli bir potansiyelin vurgusunu yapmak amacıyla yazılıyor. Yoksa oynadıkları neresinden bakılırsa bakılsın toplama bir takımdır.
Toplama takım kurmak çağımızda çoktan terk edilmesi gereken bir anlayış olmalıdır. Ancak kulüpler ne buraya gelirken ne içindeyken hiçbir hazırlık içinde olmadıklarından idare etme yönteminin kolaycılığına kaçıyorlar. Elazığspor birbiriyle uyumu olmayan bir takımdı. Savunmada çok hata yaptı, burada bu hataların merkezindeki oyuncunun ismini anmıyorum.
İyi başlamak hiçbir şey yapmasa da takımlara zaman kazandırır; Beşiktaş, özellikle Samet Aybaba için bu önemliydi, başardı. Fernandes’in yönetiminde sahada da olumlu şeyler üretiliyor. Bir kere Beşiktaş çok hızlı hücuma çıkabiliyor. Duran topları olumlu kullanıyor; rakibin en can alıcı yerine gönderebiliyor. Bu da karambol dahi olsa gol fırsatı yaratıyor.
Beşiktaş sonbahara girdiğimiz şu günlerde kendi içinde Fernandes ile baharı yaşıyor.
http://twitter.com/uzaygokerman