Bu sezonun hücum gücü ve sayı ortalaması en yüksek iki takımının şampiyonluk mücadelesinden Beşiktaş Milangaz galip çıktı.
Beşiktaş son iki sezondur basketbol şubesinde bir şeyler yapmak istiyordu.
Geçen yıl Allen Iverson ile başlayan yıldız transferini bu sezon başında NBA’de yaşanan sorunlar yüzünden boşta kalan Deron Williams’la doldurdu. Takım oyunu adına bu iki transferin pek bir şey ifade ettiğini söylemek çok zordur. Ancak taraftarın basketbola ilgisini çekmesi açısından her iki oyuncu da istenen katkıyı fazlasıyla yaptı.
Görünen o ki sadece taraftar değil, takımın kendisi de havaya girmiş; sezonu Türkiye’de ve Avrupa’da kazanılan 3 kupa ile tamamladılar.
Basketbol takım oyunları içinde en dinamik olan spordur ve kenarda bu oyunu yöneten adamın ne yapıyor olduğu çok önemlidir.
Hem 12 kişilik kadronun tüm meziyetlerini, yapabileceklerini bileceksiniz, hem rakibinizi kontrol edeceksiniz, zaman zaman taraftarı oyuna çekecek hamlelerde bulunaksınız, hakemlerle diyalog kuracaksınız ve hem de bütün bunları gerçekleştirirken sahadaki beş oyuncunun nasıl bir taktikle sahada mücadele edeceğine sürekli bakacaksınız.
Başarı bütün bunların toplamıyla geliyor işte.
Ergin Ataman yılların kendisine kazandırdığı deneyimin hepsini bu sezon Beşiktaş Milangaz’ın şampiyonluk yoluna kelimenin tam anlamıyla serdi.
Oyunun tıkandığı ya da krize girdiği her an doğru müdahalelerde bulundu.
Sadece oyunla ilgiliydi; bu sezon bazı koçların sahada oynanan oyundan çok kendilerini ön plana çıkaran tarzlarını da izledik.
Öyle değildi…
Zaman zaman antipatik olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak bütün bunlar kendi takımı için pozitif enerjiye dönüşüp, katkı yaptı, kazanç hanesine yazıldı.
Takıma gelebilirsek…
Aslında Beşiktaş Milangaz’ın çok dar bir kadro ile rotasyon yapabildiğini hemen ifade etmeliyiz. Özellikle final serisinin son maçlarında neredeyse 6 oyuncu ile oynadılar.
Play Off serisinde en kritik oyuncunun Hawkins mi yoksa Arroyo mu olduğuna karar vermek gerçekten çok zor. Ancak şöyle bir çıkış bulabiliriz; Hawkins maç boyunca yaptıklarıyla takım adına bir şeyler yaparken Arroyo’nun kırılma anlarında devreye girdiğini ve maçın gitti denilen anlarında bulduğu üçlüklerle Beşiktaş’a hayat verdiğini söyleyebiliriz.
Ersin Dağlı, Bonsu ile birlikte Beşiktaş’ın en önemli pota altı oyuncuları arasındaydı. Topladıkları ribauntlar ve kritik basketler takımın en etkili silahları arasındaydı.
Serhat Çetin’in maçın bitime 2 dakika kala attığı 3 sayılık basket maçın en değerli sayısıydı. Bu basket aslında süre dolduktan sonra atıldı ama Serhat Çetin’in görevini anlatmamız açısından önemli bir ayrıntıdır.
Zoran Erceg’in 2 ve 3 numaralardaki verilen görevleri yerine getirmesi sınırlı rotasyondaki en önemli detaylardan biriydi.
Sonuç olarak Fenerbahçe Ülker’le başlayıp, Galatasaray Medical Park ile devam eden serinin son ayağında Anadolu Efes’i de geçerek haklı bir zafere imza atan Beşiktaş Milangaz’ı kutluyoruz.
Türkiye Kupası, FIBA EuroChallenge Kupası ve Lig Kupası’nı kazanmak bu sezonu başka bir başarı öyküsüne dönüştürüyor.
Bu şampiyonluk kulüp olarak bu sezonu oldukça sıkıntılı ve başarısız geçiren Beşiktaş’a ve taraftarına iyi bir moral verdiği gerçektir. Basketbolun bir de böyle bir tarafı var; şampiyonluklar Haziran ayının ortasında geliyor ve şampiyon olan tarafa büyük mutluluk yaşatıyor.
Basketbol güzeldir ve gerçekten de spordur!