İleride, orta sahada nasıl bir diziliş yapılırsa yapılsın savunma hatlarının tel tel döküldüğü, acemice hataların yapıldığı, basit gollerin yenildiği bir sezon yaşıyoruz.
Ligin zirvesindekinden son sırasındakine kadar…
Milli takımımızın Çek takımı karşısında yediği goller bunun zaten en üst seviyede göstergesi oldu.
Savunma yapmayı bilmeyen, hücum eden takıma karşı pozisyon alamayan, hamle üstünlüğü kuramayan, adam kaçıran dahası adam durdurmaktan sert faul yapmayı anlayan bir beceriye, anlayışa ve oyun yapısına sahibiz.
Öyle olduğu için de örneğin Beşiktaş üçten az attığı hiçbir karşılaşmayı kazanamıyor. Hatta üç gol atma başarısı gösterdiği Bursaspor maçını zorlukla berabere bitiriyor.
Beşiktaş için en azından şunu söyleyebiliyoruz, savunmayı beceremiyor ancak hücumda çok iyi sonuç almasını biliyor.
Dün Beşiktaş’ın santraforu Niang’tı. Almeida ile daha çok yüksek toplarla oynamaya alışmış takımın Niang ile topu yere indirmesi gerekiyordu.
Fernandes’le bunu az çok gerçekleştirebildiler. Oğuzhan olsaydı kuşkusuz bambaşka bir senaryo gerçekleşebilirdi.
21. dakikada gelen gole kadar sahada daha çok Gaziantepspor’un oyunu kontrol edebildiğini izledik. Sonra roller değişti. Beşiktaş’ın bu bölümlerde gol atamamasının nedenlerinden biri de ilk kez on birde şans bulan Niang’tı.
Niang çok top ezdi. Yanlış tercihler kullandı, gol vuruşlarında istediğini yapamadı. Ancak ileriye dönük çok iyi sinyaller verdi. Fernandes nasıl yapıyorsa her futbolcunun dilinden anlamayı başarıyor. Kısa süre içinde Niang ile anlaşacaklarını ve iyi ikili olacağını bekliyorum.
Gaziantepspor, yan hakemin gereksiz bir tercihi ile on kişi kaldıktan sonra maçın berabere sonuçlanma ihtimali zor gözüküyordu.
Bu pozisyonda Binya’nın Hilbert’e gelen bir dirseği olsa da burada kasıt aramak yapılacak en son şey olmalıydı; sarı kartı ucundan yakalayan bir hareketti. Üstelik karşılaşma içinde buna benzeyen en az iki müdahale daha gördük, bunlara kart bile kullanmadı Barış Şimşek.
Hakemin kırmızı karttan sonra kontrolden çıkarcasına her harekete sarı kart göstermesi de ilginçti.
İlginç olan hakemin sarı kartlarını kullanması değildi, çok daha sert geçen ya da dengi olan başka karşılaşmalarda bu kadar karta başvurmamış oluşuydu.
Maçlarda hakemler o gün ne hissettiklerine göre kart ve gösterecek, karar verecek ya da vermeyeceklerse ligin genelinde olmaması gerektiği kadar etkileri hissedilecektir.
Farklı hakemlerin bir pozisyona yaptıkları ayrı yorumlarından değil, aynı kişinin benzer durumlarda farklı karar verebilmesinden söz ediyorum.
Beşiktaş taraftarının sabrı biraz taştı. Ancak ligin genel karakteri içinde bunun sıradan ve beklenen bir beraberlik olduğunu da kabul etmek gerekiyor.
http://twitter.com/uzaygokerman