Beşiktaş’ın en önemli ve fark yaratan özelliğinin 3 pasta gole gitmesi olduğunun geçen hafta altını çizmiştik. Ancak Beşiktaş’ın temel zaafının savunmada verdiği derin boşluk ve açıklar olduğu da buna eklemiştik.
Gaziantepspor maçının 1-0’a kadar bölümünde rakibin elde ettiği net pozisyon sayısı Beşiktaş’tan daha fazlaydı; maça golle bile başlayabilirdi. Futbolda gol atabiliyor olmanız önemlidir ve Beşiktaş hızlı hücumlarla bunu başarabilen bir takım olduğu için ligin zirvesinde duruyor.
Kuşkusuz bir de ligin sağlam savunmaya sahip takımları var. Başakşehir herhalde bu sıralamanın en başına yazılacak takımlardan biridir.
Aynı şekilde hafta arası kupa mesaisinde Konyaspor'a karşı alınan sonuç da ortadadır.
Başakşehir sadece iyi savunma yapmıyor, sahaya iyi yerleşiyor bir de Beşiktaş’a ters gelecek türden hızlı hücumlara dayalı bir oyun karakterine sahip.
Bir takımın en zor oturan ve uyum halinde çalışan bölgesi savunmasıdır. Savunma sorunu yaşamayan takımlara baktığınızda öncelikle tandeminde ve kalesinde oynayan oyuncularının kim ve ne yaptığı önem kazanıyor.
Beşiktaş, Avrupa Kupalarının neden dışında kaldı?
Hücumu iyi yapabildiğinden mi yoksa savunmasının dağınık, kalesinin sıkıntılı olmasından mı?
Hücum hattı yeterli olmayan takımlara karşı Beşiktaş’ın savunması açık veriyor ancak rakip sonuca gidemediğinden kendi oyununu kurduktan sonra gol bulabiliyordu Beşiktaş.
Burada da Gomez faktöründen söz etmemiz gerekiyor. Dün akşam olduğu gibi Alman oyuncu girdiği pozisyonları gole çeviremediğinde Beşiktaş'ın sıkıntısı daha belirgin hale geliyor.
Ersan’ın devre arası gönderilmesi ve geçen hafta Rhodolfo’nun beklenmedik ve uzun süreli sakatlanmasından sonra tandem hattı yeni transferler Delgado ve Marcelo’ya kaldı. Dün Marcelo’nun yerine mecburiyetten Necip Uysal oynadı ve yenilen ilk gol bu iki oyuncunun arasından geçen top ve Visca’dan geldi.
Yetmedi ikinci yarı kötü yerleşim sonrasında Mahmut’a kafa vuracak kadar boşluk bırakılınca Beşiktaş bir anda beklenmedik şekilde 2-0 geri düşüverdi.
Başakşehir’de Emre çıkana kadar orta alanda belirgin bir fizik gücü üstünlüğü de vardı. Buna karşın Atiba ile buna karşı direniş göstermesini de bildi.
Emre’nin 66. Dakikada oyun dışı kalmasından ve Quaresma’nın girip, maçı kanatlara taşımasından sonra Beşiktaş hem aradığı pozisyonları buldu hem de oyunda üstünlük sağladı.
Şenel Güneş’in, “maçın hakkı bizimdi” dediği bölüm ancak bu son 20 dakikalık kısım olabilir. Evet, bir beş dakika daha oynansa belki maçı da çevirebilirdi; buna karşın ikinci yarının 20-25 dakikalık kısmında fark daha da büyüyebilirdi.
Başakşehir, Beşiktaş’ın tüm rakiplerine nerede zafiyeti olduğunu göstermiştir.
Böyle rahat gol pozisyonu verip yediğiniz süre boyunca maçlarda hep geri düşme ve onu çevirme mecburiyetiniz doğabilir.
Hakeme gelince; Şenol Güneş’in isyanında haklı olduğu tek nokta Mehmet Batdal’a ikinci sarının çıkmayışıdır. Burada tuhaflık sarı kartın çıkmaması kadar profesyonel bir futbolcunun birkaç dakika içinde sarı kart görmüşken aynı hareketi tekrar etmesidir. Bu maç ligin son haftasında olsa, Mehmet Batdal bu şekilde oyun dışı kalsa ve Beşiktaş 1-0 geriden gelip bu şekilde maçı çevirse kafalar çok karışır, oyuncunun bu sorumsuzluğu fazlasıyla sorgulanırdı.
Ali Palabıyık bunun dışında oyuna etki edecek bir hata yapmadı. Ancak Şenol Güneş hakem konuşmaya üstelik buna derin anlamlar katarak imada bulunmaya devam ediyor.
Şenol Güneş, stoper sorununa nasıl çözüm bulacak buna yoğunlaşmasından daha büyük yarar var. Çünkü önünde çok zor erteleme maçları dahası deplasmanda oynayacağı bir Fenerbahçe karşılaşması var.
Geçen hafta kaybetme opsiyonunu elde etmişti, bu hafta bunu tekrar geri iade etti.
http://twitter.com/uzaygokerman