3 Temmuz Davası’nı en yakın takip eden kişilerden biriyim. Buna ayırdığım mesai basit bir ilgi veya takibin ötesindedir. Mutlaka kaçırdıklarım olmuştur, zaten teknik olarak başından beri savunduğum şekliyle ifade etmem gerekirse böylesine kompleks bir davanın her detayına sahip olmak mümkün değildir.
Bu söylediğim şeyi öncelikle yargı mekanizması için de ifade ettiğimi belirtmek istiyorum.
Zaten bu kadar karmaşıklaştırmak olayın basit olarak algılanmasına doğru zorlamak anlamına gelmektedir.
Davanın medyada savunuculuğunu yapanların temel yöntemi de bunun üzerine kurulmuştur.
“3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi” kitabını bu nedenle başka bir merkez üzerine yerleştirerek kurguladım ve yazdım. Çünkü 3 Temmuz tek başına bir anlam ifade etmiyordu; öncesinde büyük bir algı yaratmak, daha operasyonun ilk gününde suçlunun yakalandığı izleniminin oluşması çok önemliydi.
Zaten esas sorun da burada düğümleniyordu.
Gelişmiş batı demokrasilerinde sorunlar nedenleriyle birlikte ele alınır, tartışılır. Bizim gibi her fırsatta demokrasi söylemini ağzından düşürmeyen ancak en küçük insan hakkı konusu olduğunda onu ihlal etmekten asla çekinmeyen pusu kültürüne sahip geleneklerde yakaladığı yerde infaz etme anlayışı egemendir.
Demokrasiyi içselleştiremediğimiz için hiçbir şeyi düşünmüyor, tartışmıyor, paylaşmıyor; bilgiden çok manşetlerle hareket ediyor ve yaşıyoruz.
Bunun tersi olmuş olsaydı bugün bambaşka bir ülkede yaşıyor olurduk.
Maalesef gerçeğin ne olduğunu kimsenin bilmediği bir takım güç odaklarının sahip oldukları mevzilerde gerçekleştirdikleri operasyonlarla onların hayat alanlarını genişletmelerini izlemenin dışında hiçbir şey yapamıyoruz.
17 Aralık 2013 Operasyonu olmasa aslında hiçbir şeyin farkına varmadan yaşamayı sürdürecek, eğer bir şeyler ifade ediyorsak bunları boşluğa söylemiş olacaktık.
Bu durumdan nasıl endişe duymayız ki?
3 Temmuz Davasının neden Özel Yetkili Mahkemelerde görülmüş olduğunun sorusunun cevabını kaç kişi aradı? Kaç kişi bu soruyu sordu?
Yargıtay’dan en çok beklediğim davanın usul yönünden buradan hareketle bozulmasıydı.
Artık ne için hangi amaçla ve düşünceyle yerleştirilmiş olduğunu anladığımız 6222 Sayılı Yasanın 11/1 maddesi öyle ya da böyle eylemi aklından bile geçirsen seni suçlamaya yetecek bir yorum veriyor, hadi buradan ceza kesilebilir, ancak ya örgüt suçu?
Örgüt, çete dediğimiz şey nedir?
İki üç maçın sonucunu etkilemek üzerine bir araya gelen kişiler nasıl bir örgüt oluştururlar?
Yargıtay’ın İlam’ındaki şu vurgu çok önemlidir.
“2009 yılında Almanya'da Bochum Savcılığı'nın yürüttüğü şike ve bahis soruşturmasında, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bir çok ülkede oynanan bazı futbol müsabakalarında şike yapıldığının tespit edilmesi üzerine, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Sarıyer C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, konu ile ilgili yapılan soruşturma sırasında, Bochum Savcılığı'ndan ilgili evrakların getirtildiği ve bir kısım futbolcu, futbolcu temsilcisi, teknik direktör, antrenör, yönetici ve iş adamı ile ilgili olarak soruşturmaya başlanıldığı, hatta bir kısım şüphelilerin bu soruşturma sırasında tutuklandığı, akabinde evrakın tekemmül ettirilerek toplam 71 sanık hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, bu amaçla kurulmuş örgüte üye olma suçlarından Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı (Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 2010/6470-6110 Esas ve Karar sayılı Tayini Merci dosyası içeriğinden), yaşanan bu olay üzerine İstanbul Valiliği Asayiş Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından istihbari mahiyette çalışmalara başlandığı,”
Yargıtay daha 5. Sayfada çıkar amaçlı suç örgütünün tarifini kendisi yapıyor. Alıntı çok önemlidir.
Neden bu amaçla kurulmuş örgüte üye olma suçlarından Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştır?
Neden özel yetkili mahkemelerde görülmemiştir dava ve eğer böylesine önemli bir davanın temyizine red gerekçesi oluyorsa, sonunda ne olmuştur?
Benim bildiğim Özel Yetkili Mahkemeler Beşiktaş’taydı ve 13. 14. 15. 16. İstanbul Özel Yetkili (Ağır Ceza) Mahkemeleri olarak geçiyordu. Beyoğlu Adliyesi’nde böyle bir özel yetkili mahkeme birimi yoktu.
Bütün o bilindik davalarda Beşiktaş’ın sahildeki o güzel manzaralı binasını gördük.
71 sanıklı dava hele çıkar amacıyla kurulmuşsa, 2009 yılında neden Beyoğlu Adliyesine gönderilmiştir?
Çıkar amaçlı suç örgütü teşkil etmenin yolu bir çıkardır ve ekonomik bir nedeni olmalıdır. Fenerbahçe’nin şampiyonluğundan da bir çıkar elde etmek mümkün olabilir, bu organize suç örgütünün nasıl bir çıkar sağladıklarını ortaya çıkarılması gerektiği sorusunun peşine nasıl olur da düşülmez?
Mahkeme Aziz Yıldırım ve örgütünü ısrarla Fenerbahçe’den ayrı tutmaya, bunun bir Fenerbahçe davası olmadığına dair açıklama yapma zorunda hissetmiştir kendisini. Konu Fenerbahçe değil ve Aziz Yıldırım ve suç örgütüyse bunun örgüt detayı öyle her cümlenin başına yazarak olmaz, neyse çıkarı ispatı da gerekir.
Bu soruların cevabını öğrenmek istememiz, benzer oluşumlardakilerle arasında ne türden farklılıklar olduğuna dair açıklama beklememiz yanlış mı?
http://twitter.com/uzaygokerman