Böyle maçları oynamak futbolcu açısından çok zordur. İlk maçın skorunun yarattığı “turun geçildiği duygusu” ister istemez rövanş karşılaşmasını taşıması kolay olmayan bir yük haline getirir. Maçı bir an önce bu şekilde tamamlayarak yarı finale ulaşma arzusu oyuncuların gerçek potansiyellerini göstermesini de engeller.
İşte böyle bir maç oynadı Fenerbahçe Lazio karşısında...
Lazio ile ilgili düşüncelerimiz ilk maçta şekillenmişti. Gerçek anlamda futbolun karanlık ve çirkin yüzünün bir temsilcisiydiler. Dün turu isteyen, baskılı oyun anlayışlarının aralarına yerleştirilen kasıtlı sertlik içeren taktiksel kurguları oyuncularımızın sakatlanmalarına varacak bir sonuca dönüşebilirdi.
Çek hakemin, geçen haftaki İskoç hakeme oranlara çok daha toleranslı olması Lazio’nun iştahını biraz daha kabarttı.
Bu da Fenerbahçe’nin psikolojik baskı altında oynadığı karşılamada tutukluğuna bir neden olarak eklenmiş oldu.
Lazio’nun golü öncesinde kurduğu baskı tahammül edilmesi zor türdendi. Sol kanadımızda bir türlü kapatamadığımız boşluktan gelen peş peşe ortaların sonuncusunu kalemizde görüverdik.
Bu gol ile birlikte Fenerbahçe bilindik, alışıldık, sezon başından beri büyük bir sanatçı yaratıcılığı ve sabrıyla kurguladığı oyununa döndü ve kısa süre içinde de golünü attı.
Bir kere daha Avrupa’da yenilmez olduğunu göstermiş oldu.
Fenerbahçeli futbolcuların maç boyunca karşılaşmanın boşluklarına sığınmadan, profesyonlece zaman çalmadan sahada mücadele etmeleri sadece Türkiye’ye değil, Avrupa’ya örnektir. Bu maçın skoru tam tersi olsaydı Lazio’nun klasik İtalyan taktiğini izlerdi bütün Avrupa.
Ama sahada Kocaman duruşa sahip bir Fenerbahçe gördüler.
Fenerbahçe onlara başka bir şey izletti.
Karşılaşma sonrasında Aykut Kocaman ve takımın önemli futbolcuların yaptıkları vurgu takımın da neyin mücadelesini verdiklerini bize net olarak göstermiştir.
Bu sonuç Fenerbahçe’nin son iki senedir içine sokulmuş olduğu sürecin, üzerine giydirilmeye, yakıştırılmaya çalışılan yalan ve iftiranın sahiplerine iadesidir.
Bu futbol takımı için namus meselesidir.
Fenerbahçe’nin içinden gelip, onunla birlikte yaşayıp, kupa kaldıran kişilerin bir kaç ay sonra aldıkları yetkileri nasıl beceriksizce kullanamadıklarının onlara dersi niteliğindedir.
Fenerbahçe’nin adı geçtiğinde yüzünü buruşturan UEFA’nın şımarık, kaprisli, taraflı, diktatöral, şartlanmış tutumuna karşı atılan tokattır.
Futbolla hiçbir ilgileri olmamalarına karşın, tamamen siyasi, işbirlikçi, tarafgir, içten pazarlıklı ve bir planın parçası olarak hareket eden bir takım kişilerin yalanlarını ortaya çıkaran ispattır, net belgedir.
Haklı ve "iyi" olanın eninde sonunda mutlaka kazanacağına dair ortaya koyulan inanç, güven, güzelliktir.
Fenerbahçeliler dışında hemen herkesin karşı olduğu, inanmadığı bir sürece karşı gösterdikleri isyan verdikleri mücadele, geldikleri haklı pozisyon zorla gasbedilmiş itibarın zorbanın elinden alınarak tekrar ait olduğu yere teslimidir.
Avrupa’da yenilmez bir takım yaratan Kocaman Adamın büyüklüğünün anlamı, karşılığıdır.
Onurunu, şerefini herşeyden üstün gören insanlar nasıl davranırsa Fenerbahçeli futbolcular ve teknik heyet öyle hareket etmiştir.
Evet...
Fenerbahçe Mayıs ayında Avrupa’da maç yapacak...
Bundan sonra Çarşamba-Perşembe-Pazar Fenerbahçe’nin maçı var.
Daha yeni başlıyor!
Tebrikler Fenerbahçe ve Kocaman yürekler...
http://twitter.com/uzaygokerman