Bundan 20-25 sene önce takımlarımız Avrupa Kupalarında yaptığı mücadelelerde Lokomotiv Moskova’nın, Moskova’da yaptığına benzer kafa kafaya top oynar, ancak 1-0’da öne geçmiş olduğu karşılaşmada talihsizlik eseri bir gol yiyerek tura veda eder, ertesi gün tüm gazetelerde de “iyi oynadık ancak şunu geçemedik, turu alamadık; canınız sağolsun çocuklar!” şeklinde başlıklar atılırdı.
Dün Fenerbahçe’nin oyununa baktığımızda İstanbul’dakiyle yakından uzaktan ilgisi olmadığını söyleyebiliriz.
Orta alanda ne doğru dürüst bir baskı oldu ne de rakibe nefes aldırmayacak bir atak organizasyonu.
Lokomotiv Moskova özellikle de oyunun ilk çeyreğinden sonra etkili olmaya başladı, bir dizi başlayan hatalar zinciri sonrasında yenilen gol, Rus temsilcisinin ikinci yarı turu getirecek skoru bulabileceğine inandırdı ve bu bölümde baskılı da oynadı ancak turu geçen taraf, kendisini hiç zorlamadan Fenerbahçe oldu.
Fenerbahçe için Moskova güzel ağırlandığı turistik bir seyahat haline dönüşüverdi.
Zaten çift maç üzerinden eliminasyonla oynanan karşılaşmaların ana hedefi bu değil midir?
Turu bir maçta geçersin ki ikinci maçta daha az efor sergilersin.
Bunlar Avrupa takımı olma özellikleridir ve Fenerbahçe dün bize bunu gösterdi.
Önemli olan sakat vermeden maçı tamamlamak, çok yorulmamaktı; çünkü Pazartesi günü kendisini daha fazla zorlayacak olan derbi de düşünmesi gerekiyordu.
Evdeki hesap çarşıya uydu mu bu konuda emin olamıyoruz; çünkü Gökhan Gönül ve Volkan Şen’in sakatlıklarının derbiye etkisini ancak Pazartesi günü anlayabileceğiz.
Fenerbahçe takım halinde artık oturmuş, ne yapacağını bilen ve rakibini de ona göre oynatan bir ekip görüntüsü veriyor.
Ligde zaman zaman konsantrasyon sorunu yaşasa da, isabetli gol vuruşları yapma becerisi düşük olsa da Fenerbahçe bize turun ilk ayağında Lokomotiv karşısında oynadığı futbolu gösterdi; bu seviyelere çıkabiliyorsa bu önemlidir.
Fenerbahçe’nin işi şimdi biraz daha zorlaştı; çünkü ligdeki rakipleri sadece Türkiye’deki kupalar için mücadele ederken onun bir de Avrupa ayağı var ve biz 2008 ve 2013’teki tecrübelerden biliyoruz ki bazen takımın konsantrasyonu iniş çıkış yaşayabiliyor, önceliğini nereye vereceği konusunda zorlanabiliyor ki bu Obradoviç’in Fenerbahçe’sinde dahi olan fiili bir durumdur.
Önemli bir tur geldi, yenilmemek çok değerliydi.
Kuşkusuz o turu perçinleyen Mehmet Topal’ın kafa vuruşu var ki top Moskova temsilcisinin ümitlerini havada süzüle süzüle kalesinin içine düştü.
Tüm Fenerbahçelileri sevindirdi.
http://twitter.com/uzaygokerman