89. dakikada Kuddusi Müftüoğlu'nun maç içindeki en zor kararlarından biriydi penaltı düdüğünü çalmak; ancak onunkinden çok daha zoru vardı.
Penaltı atışını kim kullanacak?
Hafta içinde Benfica karşısında kazanılan penaltıyı atmak üzere topun başına geçmiş, kaçırmış ve büyük bir üzüntü yaşamıştı. Aradan üç gün geçtikten sonra ona böylesine zor bir görev vermek cesaret işiydi.
Ya da başka bir şey?
Üç senedir, Aykut Kocaman futbolumuzda bir çok şeyi değiştirmeye çalışıyor. Yaptığı her hamlede tepki alıyor, eleştiriliyor, teknik adamlığı sorgulanıyor. Zaman zaman tavizler vermek durumunda kalıyor, geri adım atıyor, ancak bildiği yoldan asla geri dönmüyor.
Onun bu Kocaman duruşu Fenerbahçe'yi Avrupa'da finalin kapısına kadar getirdi.
Üstelik o çok bilir, çok konuşan ve yaptıkları yorumların hep tersi çıkan kişilerin her türlü inançsızlığına, eleştirilerine, taş koymasına rağmen.
Onlardan bir tanesi geçen hafta maçlar bittikten sonra ağzını yaya yaya ama belli ki keyiften yapıyordu yorumunu, Fenerbahçe'ye dört gömlek küçükmüş ya da Fenerbahçe ona büyük geliyormuş.
İşte bu spordan anlamayan, futbolu Asmalı Mescit'teki meze sofralarında konuşan yorumcuların yarattığı çirkin algıyı kökünden sarsan ve yepyeni bir değerler dizgesi getiren, değiştiren paradigmayı öğretiyor bize Aykut Kocaman Projesi.
Kuşkusuz anlayan, öğrenmek için...
Kadro seçimi de genel anlamda bu pradagimanın sonucuydu.
Dile söylemesi için kolay gelebilir, Aykut Kocaman bu sezon Fenerbahçe'ye atmışın üzerinde maç oynatma başarısı gösterdi.
Peki...
Artık maça gelebiliriz.
Kadro kağıt üzerinde güçlü isimlerden kuruluydu. Bakıldığında her biri kendi transfer dönemlerinde ses getirmişti. Hatta sezon başında Stoch ve Krasic'in birinin sağda diğerinin solda çok etkili oynayabileceği konuşulmuş tartışılmıştı.
Ancak olmadı...
Krasic'in bir sezon boyunca bir türlü hazır hale gelemedi. Stoch sürekli kafasında başka şeylerle uğraştı durdu. Oysa yapması gereken tek bir şey vardı, işine konsantre olup, takımla uyumlu oynamak...
Savunmada Bekir ve Serdar'ın yarattığı hayal kırıklığı tahammül sınırlarının ötesinde bir yerdeydi.
Bekir'in çıkarken rakibe verdiği top için basit hata deme noktasını çoktan aştık. Bu artık olağanlaştı, sıradanlaştı. Demek ki artık Bekir için "bu kadar" diyebilecek yerdeyiz.
İki seçenek var; ya Bekir de bu durumu bilecek kabul edecek, kendisini geliştirecek, çalışacak, yapamayacaklarının riskine girmeyecek.
Ya da...
Topuz, Baroni ve Topal ilk yarı boyunca sahada oyunu dengelemeye çalıştılar. Baroni ve Topal'ın geriye kadar gelip stoper bölgesinde rakip forvetin ayağından top almaları açık kapatan hamlelerdi.
İkinci yarı oyuna giren Fenerbahçe'nin asli unsurları hem oyunun hem de Fenerbahçe'nin kaderini değiştirdi.
Bu galibiyet ikinci yarıdaki oyun Fenerbahçe'nin Perşembe günü Lizbon'da oynayacağı maç için moral değerindedir.
Hakemin nasıl maç yönettiğini sanırım giriş cümlesi anlatıyor değil mi?
http://twitter.com/uzaygokerman