Sow’un attığı gol öncesinde Gaziantepspor ceza sahasının içinde Fenerbahçe’den 7 futbolcu vardı. Buna karşılık rakip kaleci hariç 6 kişiyle savunma yapıyordu. Yediye altı top oyununda Fenerbahçeli futbolcular bir kişi fazla olmanın avantajını tek paslarla sonuca dönüştürdüğünde Şükrü Saraçoğlu tribünleri karnaval yerine dönüyordu.
Zaten maçın başından beri takımın istekli, sonuç arayan, özellikle dikine rakip kaleye doğru gitme anlayışı ve bunda gösterilen başarı herkesin keyfini yerine getirmiş, bazı totemler bozulmasın diye bulundukları yerden bir an olsun kıpıdamıyorlardı bile.
Haftalardır oyunun belli bölümlerinde oyuna sokularak sanki bu maç için hazırlanmıştı Alper Potuk ve daha başlama düdüğü ile birlikte geldiğinden bu yana en etkili ve farklı oyununu göstermek adına sahadaydı.
Geri dönen toplara Topal’dan önce sanki ilk onun müdahalede bulunması talimatını almış gibiydi.
Zaten Emenike’nin golü öncesinde yaptığı da bu oldu. Ofsaytı bozan incecik sınıra kadar götürüp golü atacak arkadaşına topu teslim ediverdi.
Alper bu takımın merkezinde oynayacak kilit futbolcusudur; nasıl oynaması gerektiğinin ve potansiyelinin detaylarını göstermesi bakımından Gaziantepspor maçı iyi bir örnek oldu.
Geçen haftayı Caner Erkin tartışmaları içinde geçirdi futbol kamuoyumuz; her oyuncunun aşırılıkları oluyor, umarım gereken dersleri çıkarıyordur, genç oyuncu.
Şu bir gerçek ki Caner haftalardır Fenerbahçe’nin bütün gollerinin içinde olan gizli özne gibi; dün akşam da özellikle rakip sahanın en ilerisinde yaptığı baskıyla savunmanın sürekli hata yapmasına ve bu şekilde de arkadaşlarının daha iyi pozisyon almasını sağlayan adam oldu.
Karşılaşmanın en güzel asistini yapan Salih Uçan’ın pozisyonu öncesinde rakip kale çizgisinin üzerinde yaptığı savunma genç arkadaşının yeteneklerini göstermesine vesile oldu.
Sahada ter dökenhiçbir futbolcuyu diğerlerinden ayırıp farklı bir yere koymamak gerekiyor çünkü bu bir takım oyunudur; ancak Salih Uçan’ın rakip ceza sahası içinde yaptığı o vücut çalımını o yaşta o rahatlıkta ve teknikte kaç oyuncunun bir Süper Lig karşılaşmasında yapacağını da sormamız gerekiyor?
Maçın en güzel hareketlerini peş peşe yaptıktan sonra üç kişinin kapattığı yerden en uygun durumdaki Emenike’ye topu çıkarması oyunu saha içinde üç boyutlu okuyabildiği ve görebildiğinin göstergesiydi.
Benzer pozisyonlarda Kuyt, Gökhan Gönül, Mehmet Topuz, Caner Erkin, Baroni’nin kaleye paralel top çıkardığını ve bunun da ya kaleci ya da o hat üzerindeki rakip savunma oyuncusuna defalarca çarptığını izledik.
Eğer topla rakip kale çizgisine kadar iniyorsanız yapacağınız en etkili iş topu penaltı noktasına yakın bir yere çıkarmaktır.
Yaklaşık olarak benzer bir pozisyonda Alper’in de aynısını yaptığını görme şansımız oldu.
Bunlar güzel hareketler; dahası Fenerbahçe’nin bir takım bütünlüğü halinde regülar oynamasıdır; geriden topların orta alana iletilmesi, orta alan oyuncularının oyunu kurması ve ilerideki forvete gol pozisyonu hazırlayarak onların da sonucu değiştirmesi.
Dün akşam Fenerbahçe bunu yaptı.
Mükemmellikten söz etmiyoruz elbette; lig nasıl 34 maçtan ibaretse bu maçı söz konusu maratonun içinde önemli bir eşik olarak gördüğümüzü anlatmaya çalışıyoruz.
Örneğin Fenerbahçe’nin önceki haftalarda oynadığı o telaş ve acele içeren futbolundan eser yoktu sahada; aklın ön plana çıktığı izledik.
Ancak Fenerbahçe baskılı oynarken geride çok geniş boşluklar verdiğini de görebilmeliyiz. Bu boşluğu şimdilik bir taraftan baskılı oynayarak diğer taraftan da geriye hızlı koşularla kapatmayı deniyorlar.
Yedikleri gol çok güzeldi ancak savunma yerleşimindeki sorunu da ortaya koydu. Alves’in oyuna yeni girmesi ve henüz oyuna konsantre olamamasının da büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
TFF, maçı 25 Ekim günü saat 20.00’de oynatmayı uygun görerek Fenerbahçe’nin aynı saatte Avrupa’nın en üst düzeydeki basketbol ligindeki Barcelona gibi önemli rakiple oynadığı karşılaşmayla denk getirerek gerçekten üst düzeyde bir “akıl” sergiledi.
Gerçi bizim zekamız henüz bu seviyelerde değerlendirme yapmaya yetmiyor ancak mutlaka bir bildikleri vardır diyerek büyüklerimizin yaptıklarını sorgulamıyoruz.
Fenerbahçe Ülker’in Barcelona gibi bir basketbol devini yendiği karşılaşmayı izlemekten mahrum kalmanın üzüntüsüyle banttan izleyecek bir kanal arıyoruz.
Her iki karşılaşmada da tribünlerin tıka basa dolu olması Fenerbahçe taraftarının farkını ortaya koyuyor. Bu da başlı başına bir organizasyon olsa gerekir; Fenerbahçe’nin spor kulübü özelliğinin taraftara da yansıdığının güzel bir örneği oldu.
Bir sonraki aşamanın kadın basketbol veya voleybol maçıyla birlikte üç maçın aynı saatte oynatılması olacaktır; yetkililerden şimdi bunu talep ediyoruz.
http://twitter.com/uzaygokerman