Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Yakından takip edenler hatırlayacaktır, arşivlerde de duruyor, Fatih Terim’in takımın başına geçtiği ilk yıl yerleştirdiği 4-4-2 dizilişinin geçen sezon ortasında kadroya dahil olan Sneijder ve Drogba’nın gelişiyle ister istemez değişime uğrayacağını tartışmış, işleyen sisteme eklenen flash transferlerin “teknik adamın kafasını karıştırabileceğini” de konuşmuştuk.

Sneijder ve Drogba’nın yeteneklerini ön plana çıkardıkları 3-2’lik Real Madrid, Emirates Turnuvası’nda 1-0 geriden gelip Drogba ile 2-1 kazanılan Arsenal maçları taktiksel anlamda yanıltıcı sonuçlar yarattı.

Haberin Devamı

Galatasaray bu iki yıldız futbolcuyu aynı anda takımda oynatabilmek için 3-5-2 dizilişine yakın bir formata geçti.

Geçen sezon çok önemli maçlar çıkaran (Elmander’siz) “Umut’suz bir takım” oldu.

Savunmanın yapısını bozmamak için de Melo’yu Selçuk’un yanından alıp, iki stoper’in arasına biraz da önünde duracak şekilde konumlandırdı.

Sneijder, Drogba ve Burak’ın geri gelmeyişleri, savunmada hiç olmamaları; Fatih Terim’in ilk sezonunda (Elmander-Baros ile) uyguladığı rakip savunmadan çıkarken yapılan baskılı futbol anlayışını da geriletti.

Hamit de olmayınca orta alandaki savunmaya dönük yapıyı Engin’le dengelemeye çalıştı.

Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarıyla ilgili yorumları yaparken hem bu detayların altını çizmiş hem de yeni taktiksel yapının oturması için Galatasaray’ın zamanının olmadığını konuşmuştuk.

6-1’lik hezimet böylesi bir karmaşanın içinden çıktı.

Türkiye’de sebep sonuç ilişkisi her zaman bambaşka konularla ilişkilendirilir.

Futbol kamuoyu Fatih Terim’in kafasının karışık olduğu, Milli Takım’la Galatasaray arasındaki tercih yapamama nedeniyle böylesi bir sonuç olduğunu tartışmayı seviyor.

Galatasaray-Rizespor ile oynuyor olsa futbolcuların motivasyonuyla ilgili böyle bir tartışmayı “belki” yapabiliriz.

Ancak Real Madrid ile oynarken eğer futbolcuların maça iyi hazırlanamadığı şeklinde bir yerde sebep arıyorsak o zaman meseleye Fatih Terim’den değil milyonlarca Euro garanti para kazanan futbolculardan başlamak gerekiyor.

Haberin Devamı

Bu maçın sorumlusu elbette Fatih Terim’dir ancak sebebi Milli Takım’ı çalıştırıyor, kendi takımına zaman kalmıyor değil; futbolun taktiksel unsurlarının yerli yerine oturmaması, yanlış tercihleridir.

Bu da aslında Fatih Terim tartışmalarının içinde değerlendirilmesi gereken en önemli unsurdur.

Fatih Terim, Sneijder ve Drogba’yı aynı takım içinde oynatacak taktik kurguyu bulamamış, çalışan sistemi bozmuş, Galatasaray’ın adım adım bu noktaya gelmesine neden olmuştur.

Galatasaray, yıldız futbolcuya dayalı ve onların yaratıcıkları, maç içinde ne yapacaklarına bağlı bir takıma dönüşmüştür.

Bu nedenle de örneğin Beşiktaş’tan 10-12 km daha az koşan bir takımdır.

Bu sezon ligin zivesinde yer alan takımların ortalama 110 km koştuğu hesaba katılırsa 10 km fazladan bir futbolcu demektir.

Pazar günü oynanacak derbide Bilic’in takımı 120 km koşar, Galatasaray bunun 10-15 km altında kalırsa bu durumda sahada bir eksik futbolcu ile oynuyor olacaktır ve ister istemez sonuca da yansıyacaktır.

Haberin Devamı

Fatih Terim’in takımı koşmuyor.

“Ama topu koşturuyor.” Şeklinde bir cevap alabiliriz; doğrudur, yüksek teknik beceriye dayalı oyuncu profili bunu başaracak karakterdedir.

Ancak modern futbol bu şekilde oynanmıyor. Zaten Sneijder’ın Avrupa’da üst düzey takımlarda kendisine yer bulamayışının temel sebeplerinden biri de budur.

Fenerbahçe ile oynadıkları Süper Kupa Finalinde Galatasaray topu çok güzel koşturmuş, yüksek isabet içeren pasla oynamışlardı.

Ancak gördük ki Galatasaray bu oyununu geride kalan maçların hiçbirinde tekrarlayamadı.

Bursaspor ve Eskişehirspor maçları Galatasaray için çok zordu.

Bu nedenle Fatih Terim, “diğerleri de bu deplasmanlardan puan alsın da görelim” deme gereği duydu.

Fatih Terim’in oyun şablonu Türkiye için yeterli olabilir ancak Real Madrid gibi bir takım, Ancelotti gibi üst düzeydeki bir teknik adam için “rahatlıkla çözülecek bir basitlikte” olduğunu gözlerimizle gördük; büyük bir hezimet yaşandı.

Muslera gibi dünyanın sayılı kalecilerinden birinin 6 gol yemesi tesadüf ya da şanssızlıka açıklanamaz.

Fatih Terim maç sonunda ilk 30 dakikada yakalanan pozisyonları gole çevirememekten dert yanıyordu.

Bu tarzda bir yorum üst düzeydeki teknik adamın yapacağı bir mazeret değildir. Ortada bir futbol gerçeği duruyor ve Fatih Terim bunu göremiyor.

Neden göremiyor olduğunu da Fatih Terim-Milli Takım ilişkisinin içinden bakarak değerlendirmemiz gerekiyor.

http://twitter.com/uzaygokerman