Daum, Alex’in de katkısıyla Fenerbahçe’ye 4-4-1-1 şeklinde dizilişi oturtmuş ve bunda da çok başarılı olmuştu. Hatta 2007 sezonunun ilk birkaç maçında Zico bu sistemi 4-4-2’ye dönüştürmeyi denemiş takım buna tepki gösterince tekrar devraldığı sisteme geri dönmüştü.
Alex, Fenerbahçe’yi belli bir oyun sistemine zorluyordu. Onun gidişinden sonraki ilk maçta Aykut Kocaman 4-3-3’ü denedi ve olabileceğini gördü; O sezon Fenerbahçe Avrupa’da yarı finale çıktı, toplamda da 64 maç yaptı.
Ersun Yanal sistemi çok daha dinamik hale getirdi.
İsmail Kartal da ‘idare etti’ diyelim.
Ancak Pereira anki altından kalkabilirmiş gibi takımın var olan her şeyiyle oynayarak başladı işe. Geçen sezon bir ara 4-3-3’ye yakın formatla oynarken bir ara çok iyi işler de çıkardı. İstanbul’da Lokomotif Moskova eşleşmesi Fenerbahçe’nin bu sistemle oynayıp başarılı olduğu son maç oldu.
“Ben bu işi becerdim” özgüveniyle takım ve sistemle yeniden oynamaya başladı; bu Fenerbahçe’nin bir şampiyonluğuna mal oldu.
Geçen seneye dair önemli bilgi daha; Fenerbahçe takım olamadı. Nani, Van Persie, Diego, Gökhan Gönül, Caner gibi oyuncuların kafası hep başka yerlerdeymiş. Gördük!
Sezona 3-5-2 gibi radikal bir değişimle başladı Pereira. Şöyle düşünelim, yıllardır Fenerbahçe’nin en güçlü özelliği kanatlarda hızlı oyunculara sahip oluşuydu. Ancak bu oyunculara rağmen kanatlarda hep ikişer oyuncu bulunuyordu.
Hangi futbol görüşüne göre Hasan Ali gibi bir oyuncudan 3-5-2’nin en dışında tüm sol kanat boyunca oynaması beklenir, işte en önemli sorulardan biri buydu.
3-5-2 aslında defansif oynuyor olmanın orta sahaya ilave edilmiş sahte hücum şablonudur eğer siz bu bölgede orijini bek oyuncu kullanıyorsanız.
Pereira’nın Fenerbahçe’de yaptığı son saçmalık bu oldu. Orta sahada ofansif karakteri yüksek tek oyuncusu Salih ve ileri ikilide iki forvetle üç kişilik bir hücum silahı ile rakip kalede gol aramaya çalıştı.
Dün özellikle Stoch ve Van Persie girdikten sonra hücum karakteri yüksek takım nasıl olur sorusunun cevabını sahada gördük.
Monaco sala elenmeyecek bir takım değildi. Ancak ikinci maçta Fenerbahçe bu kısır görüntü içinde gol bulmada zorlandı.
Dün geceye gelebilirsek…
Fenerbahçe yönetimi çok akıllıca bir iş yapıp, 4-3-3 âşığı bir teknik adamla pragmatist bir sözleşme imzaladı.
Aziz Yıldırım bunu Pereira’ya zorla da yaptırabilirdi belki ama ortada sadece gönülsüz bir adam yoktu, futbolcularla ve taraftarla tüm ilişkisi kopmuş, inanılmayan bir teknik direktör ile bu iş olacak gibi değildi.
Şu soru şimdi gündemde; Fernandao ile 4-3-3 oynanabilir mi?
İlk yarı Fenerbahçe’nin temel sorunlarından biri bu oldu.
Ancak ikinci gol kelimenin tam anlamıyla 4-3-3’ün ürettiği ve buna uygun futbolcuların kendi aralarında paslaşarak attıkları bir sonuçtu.
Fenerbahçe bu oyun düzeni ve şekliyle geçtiğimiz yıllarda çok gol atıyordu.
Kuyt’ın Galatasaray’a attığı golü hatırlayın yeter!
Burada Salih için özel bir şey yazmak gerekiyor. Kuşkusuz Fenerbahçe yönetimi kendisine çok güveniyor ve inanıyor. Hatta Pereira’nın itiraflarında okuyoruz 10 numaraya layık görülüyor. Çok önemli bir idari hamle! Salih de bu şansını şimdilik iyi kullanıyor. Birinci ve ikinci gollerde onun etkili rolü vardı. Bu çizgisini bozmadan devam ederse Aziz Yıldırım’ın dediği şeyi tekrar eder; Salih’i alacak para daha icat edilmedi, deriz biz de!
Van Persie vatandaşı ile yeniden doğabilir. Geçen sezon Gomez nasıl bir patlama yaptıysa sıra Hollandalı’da olabilir.
Ve kuşkusuz Stoch!
Onun attığı golleri tüm Fenerbahçeliler çok özlemiş.
Fenerbahçe bu sezon kendini ispat edip, bir şeyler anlatma derdinde olan futbolculardan kurulu ekip oldu. Bakalım buradan ilginç bir şey çıkacak mı?
En azından Avrupa Ligi vizesi alınmış oldu!
http://twitter.com/uzaygokerman