1990 doğumlu Türk-Alman orta saha oyuncusu Tolgay, şu anda büyük bir sakatlıktan dönme uğraşında... Dilerim en kısa sürede iyileşir, dilerim yüzde yüzle döner genç Tolgay. Çünkü geçen yılki başlangıcı öyle etkileyiciydi ki, akıllı ve sakin futbolunun tadı damağımızda kaldı doğrusu.

Tolgay’ın sakatlıktan güzel bir şekilde dönüp iyi bir ikinci yarı oynaması halinde Türk Milli Takımı için de şansı olmalı diye düşünüyorum ben. Ama ne yazık ki FIFA, Tolgay’a çok yardımcı olmuyor. Genç oyuncu 2009-2010’da Türkiye U19 ve U21, sonrasında Almanya U21 forması giydiği için FIFA ondan bir ulusal forma tercihi talep ediyor. Tolgay da o gün Almanya Milli Takımı’nı tercih ettiğini yazılı olarak beyan ediyor. FIFA da bu yüzden, Tolgay’ın bir karar değişikliği yapıp tekrar Türkiye seçimi yapmasına müsaade etmiyor. En azından şimdilik.

Haberin Devamı

Tolgay, henüz hiçbir ülkenin A milli takım formasını giymedi. Ve sırf bir takım anlamsız yönetmelik engellerine takıldığı için de belki kariyeri boyunca hiçbir milli takımın formasını giyemeyecek. Peki kimin kârı olacak ki bu işten? Tolgay’ın hiçbir milli takımda oynamaması ne Türkiye’nin, ne Almanya’nın, ne de FIFA’nın işine yarar! FIFA’nın asli görevi futbolculara memuriyet yaptırmak değil, aksine onların memuru olmak. İşlerini kolaylaştırmak. Basitçe oynamalarını sağlamak. Oynamamalarını değil.

Tolgay, Terim tarafından tercih edilirse Türkiye Milli Takımı formasını giymeli. Anlamsız kâğıtlara takılmamalı. FIFA gerçek ödevini, yani oyuncuları sahaya çıkarma ödevini yapmalı.

Baraj mesafesi konusu

Ligin ilk 15 haftası itibariyle hakemleri zor duruma düşüren en önemli konulardan biri “topun çizgiyi geçip geçmeme” mevzuu oldu. Ben bu detayı tespit edemeyen çizgi hakemlerini asla suçlu görmüyorum, insanüstü bir görev verilmiş onlara. Saniyenin onda biri gibi bir süre içinde çizgiye düşüp çıkan topun gol olup olmadığını doğru tespit etmeleri için Superman olmaları gerek. Ki değiller!
Belli ki çok yakında Süper Lig’de de gol çizgisi teknolojisinden faydalanacağız. Bundan kaçış mümkün değil, İngiltere uyguluyor, Almanya uyguluyor, Euro 2016’da uygulanacak. 3 puanlı sisteme geçiş gibi bu. Ne kadar direnirseniz direnin sonunda geçeceksiniz bu düzene...
Değerli okurumuz Yener Yardım, futbol topuna yerleştirilecek bir çip yardımıyla sadece gol-taç ya da aut kararının değil, baraj mesafesinin bile lazerle çizilebileceğini hatırlatmış gelecekte. Hatta futbolcuların pabuçlarına yerleştirilecek bir başka çip de atış öncesi 9,15’lik daireye girildiğini pekala hakeme bir titreşimle bildirebilir. Tabii ki bu teknoloji, penaltı öncesi ceza alanına girişe, yine penaltı öncesi kalecinin çizgisini terk edip etmediği bilgisine kadar yardımcı olabilir.
Şimdi size ütopik gelen bu önerilerin, çok uzak olmayan bir gelecekte hayata geçtiğini göreceğiz hepimiz. Ve o gün sandığınız kadar uzak değil bence.
Penaltı sırası
Uzun haftalardır yer yetersizliği nedeniyle yer veremediğim bir başka güzel öneri de penaltı atışı sıralamasıyla ilgili... Bir diğer değerli okurumuz İsmail Özgür de 120 dakikalık eşitlik sonrası gelen penaltı atışlarının 1A-1B-2A-2B-3A-3B sırasıyla değil 1A-1B-2B-2A-3A-3B-4B sırasıyla atılmasını önermiş.
Bu değişiklikle, ilk penaltıyı atan takımın skor yapması halinde sürekli rakibi üstüne yüklediği baskıyı daha dengeli biçimde dağıtmak mümkün oluyor... Ben bu fikri de sevdim doğrusu. Yaş ortalaması 70 üstü olan IFAB yetkililerinin görevi yeni nesle devretmesi sonucu futbolda daha radikal kural değişiklikleri bekliyorum ben.