Şapka-tavşan meselesi
1992-93 sezonunun 2’nci haftasıydı. Galatasaray Altay’ı Ali Sami Yen’de ağırlıyor, Alman teknik adam Feldkamp da sonradan defalarca geleceği İstanbul’da ilk resmi maçına çıkıyordu. Altaylı Ramazan maça müthiş başlamıştı, bir gol attırmış, ikinciyi kovalıyordu sürekli. Bir ara kameralar Feldkamp’ı gösteriyor, Alman Hoca da tam o anda oyuncularına elleriyle “8” işareti yapıyordu: “8 numaraya dikkat” diyordu Kalli. Günün sonunda o 8 numara, bir gol-bir asistle dağıttı Galatasaray’ı.
İstanbul’a henüz gelmiş Kalli’nin belki o 8 numarayı tanımaması doğaldı, ama Hamza Hamzaoğlu’nun Mersin’in 22 numarasına karşı aynı sezonda ikinci kez çaresiz kalması pek anlaşılır değil. Nakoulma, ligin ilk yarısında TT Arena’da Telles’i darmadağın etmiş, Galatasaray sezonun en zorlu galibiyetlerinden birini almıştı. Aynı Nakoulma, aynı Galatasaray’a karşı yine aynı modda başladı düne. Bu kez şanssızdı, arkadaşları onun çalımlarını, gol paslarını sayıya çeviremediler Mersin’de.
Defansif olarak Galatasaray Mersin’e hazırlıksız gözükmesine rağmen maçı kazanabilmesinin altında Hamzaoğlu’nun bu kez “şapkadan tavşan çıkarma” girişiminde bulunmaması, formda Emre-Yasin ikilisine 11’de yer vermesi yatıyordu. 16’ncı dakikada galibiyet yolunu açan golü de onlar ürettiler zaten.
Galatasaray zor bir takvimi aştı, bu galibiyetle zirve yarışında bir adım önde olmayı sürdürdü... Ama 31 Mayıs’ta şampiyonluk ipini kim göğüslerse göğüslesin, bu sezonun başka kazananları da var: Birisi Mersin İdmanyurdu takımı. Bence kadro kaliteleri, Balıkesir’den, Erciyes’ten, Rize’den çok üstün değil. Ama hem doğru kadro mühendisliği hem de olumlu niyetleriyle ligin en eğlenceli takımlarından biri oldular. Yıllar önce Gary Lineker’e İngiltere’nin mi yoksa İspanya Ligi’nin mi daha kaliteli olduğu sorulduğunda, “Bir turnuvanın kalitesini zirve yarışçıları değil orta sıra takımları belirler. La Liga, o yüzden bizden daha iyi bir şampiyona” demişti düşünen adam. Bu ligin de kalitesini şampiyonluk yarışçıları değil, daha fazla Mersin temsil etmeli. Türk futbolu, “yenemiyorsan yenilme”cilerden, “belki pozisyon bulamadık ama iyi mücadele ettik”çilerden kurtulmalı. Rıza Çalımbay gibi her maçta kazanmayı hedefleyen teknik adamlar çoğalmalı.