Bakmayın siz tabelada yazan 4 gollük galibiyete. Fenerbahçe Futbol Takımı, çoktannn ununu elemiş, eleğini duvara asmış bile. İki-üç tane bireysel becerisi yüksek oyuncunun özel çabası, biraz da alışkanlıklar ama en önemlisi Mersin İdmanyurdu’nun direnecek gücünün olmaması galibiyeti Fenerbahçe’ye getirdi. Yoksa görüntü çok net. Fenerbahçe ligi bırakmış.
Sadece Fenerbahçe mi ligi bırakmış? Taraftarı da bırakmış. Hem de geniş bir kesimi. Matematiksel olarak hala ciddi şansı olmasına rağmen bu takımdan ne köy ne de kasaba olmayacağını onlar da biliyorlar. Evet futbolda var. Beş puan farkı kapatıp şampiyon olan, son haftada şampiyonluklar kaybedip, şampiyonluklar kazananlar var. Uzakta aramaya gerek yok. Fenerbahçe iki kere yaşadı bunu. Bursaspor’u, Galatasaray’ı unutmayalım. Ve hatta geçmişte de tam tersini yaşayıp son anda şampiyonluğu da yakalamıştı... Ama o zaman ruhu vardı takımların. Dünkü takımda o ruh gitmiş, yerini tuz ruhuna bırakmıştı. Yani dokunsan dağılacak bir takım vardı sahada. O koşacak hali olmayan Güney ekibinin attığı tek gol bile bunun kanıtıdır.
Fenerbahçe’nin futbolu bilen, futbolu bildiği kadar takımının durumunu da iyi tespit eden bir taraftarı vardır. Eğer onlar böyle yüzde birlik bir şans bile görseler, emin olun yüreklerine taş basıp son haftaya kadar takımlarını desteklerler. Ama onlar bile bunu yapmıyorlarsa, iyi tanıdıkları takımlarından hiçbir şey olmayacağını çok iyi bildiklerinden...
Zaten bu takımın havlu attığını Volkan’ın bulduğu iki golden sonraki gol sevinçlerinden dahi anlayabilirsiniz. Bir atan seviniyor (O da hazırlık maçında gol atmış gibi) bir de golü hazırlayan. Toplu sevinç hiç yok. Üstüne bir de takım oyunu hiç yok. O sezon başından bu yana Vitor Pereira’nın en çok altını çizdiği takım oyunundan bahsediyorum.
Oysa daha 5 hafta var. Fenerbahçe’nin puan kaybettiği takımlara karşı oynayacak Beşiktaş. Siyah-beyazlıların şampiyonluk baskısı altında puan kaybetme ihtimalleri söz konusu. Ama ne Pereira’nın ne takımın ne de taraftarın umudu var. Çünkü herkes biliyor ki Beşiktaş kaybetse de zaten Fenerbahçe kazanamıyor.
Seyirci çok sayıda oyuncuyu ıslıkladı. Haklılar... Oyuncular da yılların tecrübesiyle seyircinin içinde kopan bu fırtınayı kabul etmek zorundalar, o nedenle kızmaya, tepki göstermeye hiç hakları yok. Hatta protestodan fayda bulan bile olabilir, örneğin Diego. Hızlı pas yapmıyor diye eleştirdiğimiz Ribas dün ayağına gelen her topu birinci saniyede hem de olumlu pas olarak çıkardı. Çünkü ayağına top her geldiğinde seyircinin ağır protestosu vardı. Belki bu durumdan Diego futbolu tekrar hatırlamıştır.