Kaybettik... Hem de 5. defa... Ama bu sefer tam anlamıyla pisi pisine kaybettik. Sanırım bu kaybın şokunu uzun süre üzerimizden atamayacağız. İyi tarafından bakarsak çok şey öğrendik. Artık İstanbul’un nereden bakarsanız bakın 35 kemik oyu var. Artık finale kalan bu kent için IOC “Evet olimpiyat yapabilir” deme noktasına geldi. Bu son olmamalı. Bir kez daha denemeliyiz. Aslında Tokyo’ya kaybetmek yeni bir adaylık öncesinde bir Avrupa kenti olarak avantaj.
Madrid’in erken elenmesi müthiş bir sürpriz. Türkiye’nin Madrid ile tie-break’e kalması daha büyük bir sürpriz. Ama en büyük sürpriz ise Tokyo’nun finale kalıp alması. Japonların dışında hemen hemen kimsenin favori göstermediği Tokyo, aslında Latin oylarıyla kazandı. Latin oylarını bırakın bir yana altı müslüman oyunu, müslüman bir ülke olarak alabilseydik, kazanan İstanbul olurdu.
Final sunumu öncesi İstanbul açısından en büyük risk ilk sırada IOC üyelerinin karşısına çıkmaktı. İlk sunumda iyi olmak zorundasınız. Hatta iyi değil çok iyi. Eğer farklı bir durum olursa, rakiplerinizin alıp başlarını gittiklerini büyük bir kıskançlık içinde izlersiniz. Çok sevindirici bir durum İstanbul için böyle olmadı. Son derece sempatik bir o kadar gerçekçi ve bir o kadar da dünyayı kucaklayan mesajlar İstanbul’un birinci sırada çıkmasını dezavantajdan büyük bir avantaja çevirdi. Takım olarak çok iyiydik. İyi hazırlanmış ve senaryoyu iyi ezberlemişler. Örneğin Lozan ve St. Petersburg sunumlarında Türkçe konuşan Suat Kılıç bile sunumunu İngilizce yaparak takımın ne kadar iyi hazırlandığını gösterdiler.
Yaklaşık 16 saatlik yorucu bir uçak yolculuğundan sonra sadece 5 saatlik dinlenme ve süre içinde ders çalışarak IOC üyelerinin karşısına çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan herkesin beklediği sürpriz pakedi açıklayarak İstanbul’un bir anda öne fırlamasını sağladı. Bu paket öyle elle tutulur gözle görülür bir paket değildi. Ne ekonomiyle, ne siyasetle ne de sporla fazla ilgiliydi. Bu paket “Orta Doğu’da savaşı bitirme” paketiydi. Başbakan Erdoğan, IOC üyelerini müthiş bir sorumlulukla karşı karşıya bıraktı. Onlara, “Eğer Orta Doğu’da bir barış istiyorsanız, İstanbul’a oy verin” dedi. Ve belki de bu mesaj İstanbul’u hedefe götüren en can alıcı noktaydı.
Şurası bir gerçek İstanbul’a büyük bir haksızlık yapıldı. Adaylık süresince Türk ekibi olağanüstü çalıştı. Hepsi ama hepsi alkışı ve övgüyü hak etti. Bundan sonrası 2020’de olimpiyat düzenleyecekmiş gibi verdiğimiz sözleri hayata geçirmektir.