Bu beşinci adaylığımız. 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda İstanbul’un adaylığı ile ilgili ilk tanıtım startını vermiştik... O günden bugüne 5. kez İstanbul’a istiyoruz olimpiyatları. Ve ben bir spor yazarı olarak bu 5 adaylık sürecinin hepsinde yer aldım. 1996’da bu adaylığa hiç sıcak bakmayan (dönemin Belediye Başkanı) Recep Tayyip Erdoğan’dan, şimdi “Mutlaka almalıyız. Bu bir Türkiye vizyonudur” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da gördüm.
İstanbul hiçbir adaylık sürecinde 2020 kadar şanslı olmadı. Hiçbirinde bu kadar iyi çalışmadı. Ve asıl önemlisi hiçbirini bu kadar çok istemedi. IOC ailesi değişimin farkında. Önceki taleplerimizde, gerçekçi olmadığımızı, ekonomik gücümüzün bulunmadığını ve ülkenin çok istekli olmadığını biliyor ve görüyorlardı. Şimdi öyle değil. İstanbul gerçekten hak etti. Alırsa en iyisini yapar. Bunu IOC ailesi çok net dile getiriyor artık...
Ancak, üzülerek söylemeliyim ki iki ay öncesinde %50 delege sempatisini kazanmış, neredeyse 45 oyu cebine koymuş ve 2020’yi garantilemiş İstanbul, artık o kadar şanslı değil. Gezi olayları, doping faciası ve Suriye’deki savaş İstanbul’un büyük şansını azaltan ana nedenler. Doğrusu şu ki IOC delegelerine gezi olaylarını “Demokratik hak arayışı” çerçevesinde iyi anlattık. Buenos Aires’te sohbet ettiğim 4 Türkiye karşıtı IOC delegesi gezi olayları ile ilgili neredeyse hiç eksi puan vermemişler Türkiye’ye. Bu konu ile ilgili Bakan Ali Babacan’ın Lozan’daki IOC üyelerine yaptığı sunum çok etkili olmuş. Ama gelin görün ki uluslararası medya, ülkemizde arka arkaya patlayan doping olaylarını sürekli gündeme getiriyorlar ve bu durum oy verecek delegelerin gözünden hiç kaçmıyor. Ama asıl önemlisi Suriye ile yaşanması muhtemel bir savaş ve o bölgenin tıpkı Irak gibi uzun süre sıcak kalma ihtimali.
IOC’nin özellikle 25 oya sahip delegesi işte bu savaş ihtimali ve Suriye ile olan ilişkilerden çok rahatsız. Kısacası Arjantin’e gelmeden önce “Üç kentin de şansı %33” diyen ben, sonuçların açıklanacağı bugün “İstanbul’un ilk turda elenme şansı diğer iki kente oranla daha yüksek ve 20 kemik oyu bulunan İstanbul’un ilk turu geçmesi (ki geçerse ev sahipliği hakkı alır) artık çok zor” diyorum.
Japonlar umutsuz
Yaklaşık 400 kişilik bir kafileyle Buenos Aires’e çıkarma yapan Türkiye aslında buradaki en az katılımcıya sahip aday kent durumunda. İspanyolların bin kişiyi aşan, Japonların ise neredeyse 2 bine ulaşan katılımcıları var. Japonlar için şu değerlendirmeyi yapmak mümkün. “Medya merkezinde, metrekareye 5 Japon düşüyor.”
Türkiye’den genel yayın yönetmeni, spor müdürleri, köşe yazarları, Ankara temsilcileri ve muhabirler olarak 60’ın biraz üzerindeyiz. İspanyol meslektaşlarımızın sayısı dün itibariyle 200 civarındaydı ki bugün oylama sırasında daha da artması bekleniyor. Ancak Japon gazeteciler hiç umutlu değil. Fukusima reaktöründeki sızıntı oranı ve sızıntının hala sürüyor olması Tokyo’nun şansını bir hayli azalttı.
Madrid çok şanslı
Daha üç ay öncesine kadar en geriden gelen, yaşadıkları ve hala devam etmekte olan ekonomik kriz nedeniyle “Bu kez ilk turda elenirler” denilen Madrid şu anda Arjantin’de favori. İlk turu kesin geçer gözüyle bakılıyor. Hatta ilk turda delege oyunun yarısından bir fazla alıp 2020’yi garantileyecekleri bile söyleniyor. Madrid son derece iyi kulis yaptı. Latin oylarını zaten cebine koymuş olan İspanyollar, özellikle orta Asya’yı da iyi kullandılar. Ama asıl önemlisi müslüman bir kentle yarıştıkları bir mücadelede altı tane müslüman ülke oyunu garantilemiş olmaları. İspanyolların tek korkusu ve bizim de en büyük beklentimiz İstanbul’un ilk turu geçmesi.