Bir kez daha Aziz Yıldırım’a ezeli rakiplerinden birinin şampiyonluğunu izlemek, ligi yine ikinci bitirmek nasip oldu. Tarihinin en pahalı takımını kuran Aziz Yıldırım yine sükutu hayale uğramaktan kurtulamadı. Bunca yıldır yaşananlardan sonra çok net bir durum tespiti var, Fenerbahçe ne kadar iyi oyuncular transfer etse, ne kadar yüksek paralar harcasa da teknik direktörünü doğru seçmeyince hayal kırıklığı yaşıyor. Ve bu hayal kırıklığı da alışkanlık haline geliyor.
İsmail Kartal’dan sonra Pereira tercihi bunun en güzel örneği. Nani’yi, van Persie’yi transfer ettiğin yerde onların egosu altında ezilmeyecek hoca da bulmak zorundasın... Ayrıca hocalığa da soyunmayacaksın.
Dört-beş haftadır Başakşehir’e oranla daha zayıf rakiplere gol üstüne gol atan Fenerbahçe, belli ki Beşiktaş’ın Galatasaray’ı yenmesinden çok etkilenmiş. Neredeyse bütün oyuncular sahada yok gibiydiler. Elbette bunda Abdullah Avcı’nın Fenerbahçe’yi olağanüstü iyi analiz etmesinin etkisi de büyüktü. Avcı, ilk yarıda hem çok önde bastı hem de Fenerbahçe’nin kanatlarını kitledi. Orta sahada da sarı-lacivertlilere hiç kımıldayacak alan bırakmayarak topun hep orta alanda dolaşmasını sağladı.
Kilitlenmiş oyun ikinci yarıda oyuncu değişikliği ile açılır diye bekleyenler yanıldı... Futbolun yazılı olmayan ama bu oyundan anlayan hemen hemen herkesin bildiği ‘Kazanmak zorundaysan risk alacaksın’ kuralını hatırlamayan Pereira, o kilidin anahtarını bulamadı. Oysa mutlak kazanmak zorunda olan Fenerbahçe, ikinci devreye Fernandao ile başlasa birçok şey değişebilirdi. Ne var ki iyi bir teknik direktör olmadığını Türkiye’de artık herkesin bildiği Pereira, bu hamleyi yapmayı aklına getirmedi. Aklına geldiğinde ise atı alan Kadıköy’ü geçmişti.
Yazık. Gerçekten Fenerbahçe taraftarına ve camiasına yazık. Sokağa saçılmış gibi görünen milyon eurolara yazık. Koskoca Fenerbahçe, tarihinin en pahalı kadrosuyla kazanmak zorunda olduğu bir maçta yerle yeksan oldu. Pereira yakında gider. Bu kadrodan başta Nani olmak üzere birçok oyuncu da gider. Sonra Fenerbahçeliler, Fenerbahçelilerle baş başa kalır. İşte o zaman gerçek anlamda bir özeleştiriye ihtiyaç var. Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının yıllardır bir türlü yapmadıkları ya da yapıyormuş gibi gösterdikleri o özeleştiri aslında halının altına süpürülen tüm yanlışları da ortaya çıkaracaktır. Önemli olan o cesaret var mı?
Volkan Babacan sahanın en iyisi ve o eski bir Fenerbahçeli. Emre Belözoğlu, oynadığı süre içinde orta sahanın dinamosu ve o bir Fenerbahçeli, hem de kaptanı. Bekir İrtegün, savunmanın en etkili en dirençli ismi ve o eski bir Fenerbahçeli...
Bu takımın uzun süredir yükünü çeken Gökhan Gönül, Mehmet Topal gitti gidiyor, Başkan Yıldırım, ‘İsteyen istediği yere gider’ diyor... Vefa, İstanbul’da bir semt, bir bozacı markası.