Olağanüstü bir Fenerbahçe izledik... Bakmayın siz topun neredeyse maçın tamamında Manchester’ın kontrolünde olmasına... Advocaat’ın istediği de buydu... Tıpkı Manchester’da oynanan ilk 30 dakika gibi... Orada beklenmeyen penaltılardı, burada beklenmeyen ise Emenike’nin vurdumduymazlığı... Ne var ki, bu müthiş başarıda Emenike’nin o kaçırdıkları için nazar boncuğu deyip geçebiliriz... Ama lütfen bundan sonra böylesi vurdumduymazlık yapmasın, çünkü Fenerbahçe taraftarının yakasına takacağı başka nazar boncuğu yok...
Dick Advocaat gerçekten çok tecrübeli ve bir o kadar da iyi bir teknik direktör olduğunu dün kanıtladı... Dünyanın en iyisi gösterilen Jose Mourinho’yu “Mourinho taktiği” ile alaşağı etti. Advocaat, OTOBÜS’ü çekti Fener kalesinin önüne ardından da istediğini tabelaya yazdırdı.
Hollandalı’nın planlarında elbette kontradan gol bulmak, sonrasında rakibin kendi sahasında oynamasına izin vermek birici sıradaydı ama Sow’un muhteşem golünün bu kadar erken gelebileceğini herhalde düşünmemişti... Erken gol planları çok önce sahaya yansıtmayı gerektirince bu Fenerbahçe’yi çabuk yordu... Ancak öylesine iyi yardımlaşarak savunma yaptı ki Fenerbahçe bu yorgunluk finallerde sıkıntı yaratmadı. Sadece çıkarken hiç hesap edilmediği kadar çok top kaybedildi ama rakibe yapılan yakın baskı bu sorunu da çözmek için yeterli oldu.
Advocaat’ın Sow tercihi maç başlamadan ciddi biçimde sorgulanmasına karşın bu tercihin ne kadar doğru olduğu maçın ilk yarısı bittiğinde çok net ortadaydı. Sow attığı olağanüstü golün yanısıra ManU stoperlerinin hücuma katkı sağlamalarına ve özellikle de duran toplarda etkili olmalarını büyük ölçüde engelledi. Yorulup çıkana kadar da ondan istenileni tam anlamı ile yaptı. Hocası, “çık gol at” demişti o en muhteşemini atıp adını tarihe yazdırdı.
Fenerbahçe’de görevini kötü yapan tek bir oyuncu bile yoktu. Herkes bu olağanüstü galibiyette büyük pay sahibi oldu... Ama bir kaç oyuncuyu öne çıkarmak lazım... Kaptan Volkan, müthiş bir tecrübe olduğunu bir kez daha gösterdi. Rooney’in golüne yapacağı bir şey yoktu. ManU’nun bir tek ciddi pozisyonu vardı. Orada da müthiş bir reaksiyon ile golü önledi. Lens; attığı gole şapka çıkarmayacak tek bir kişi yoktur. Ama golün dışında da muazzamdı... Emenike’ye iki tane çok iyi gol pozisyonu getirdi, “al da at” dedi. Ama Emenike bir türlü onu anlayamadı. Alper ilk yarı biraz fizik olarak düşük gözükse de ikinci yarının belki de en kritik oyuncusuydu. Ondan istenen topu rakip sahaya götürmesiydi ve orada zaman kazanmasıydı. Alper hem onu yaptı hem de savunmasına destek sağladı. Ve Hasan Ali Kaldırım ile Skrtel.. Onlar için söylenecek çok şey var. Ama yerim dar özet yapayım... Mükemmeldiler...
Son satırımız da İbrahimovic karşısında aciz bir görüntü sergileyen maçın hakemi Mazic’e... Bir hakem büyük takım karşısında ancak bu kadar ezilebilir. Mazic, kendini takımdan üstün gören kibirli İbrahimovic’in de altında kaldı. Gözünün önünde Kjaer’in boğazını sıkan ardından kendisine dokunduğu için elini iten İbrahimovic’e bırakın kart göstermeyi uyarıda da bulunmayan Sırp hakem sahanın en zayıf halkasıydı.