Futbolun siyasetini birçok kişi çözer, ancak gelin de Galatasaray'ın siyasetinin içerisinden çıkın... İnanın, Birleşmiş Milletler'i yönetmek bile, Galatasaray'dan daha kolaydır.
Öyle böyle değil, bir günde baş tacı edilen, bir günde yerin dibine girebilir. Bir sezon "Büyüksün baba" denerek, adeta "geleceğin başkanı" olarak ilan edilen, bir dakikada bakmış ki taca çıkmış ya da kral denilenin tacı uçuvermiştir.
Bunu neden söyledim? Son dönemde Galatasaray içerisinde ilginç bir "yapı" ya da "yapılar" mevcut... A Grubu, B Grubu demeyeceğim, herkes herkesi bir anda yerin dibine sokabilir. Yönetim, muhalefeti susturmanın telaşında, muhalefet Başkan Dursun Özbek ve ekibini ofsaytta bırakmanın derdinde... Yakında; tüzük değişikliği, üyelik tartışması, yerini liseli-lisesiz kavgasına bırakırsa kimse şaşırmasın.
Cim-Bom'un futbolunun başarı süreçlerinde genellikle "baş adam"lar değil de "tek adam"lar olmuştur. Son dönemden geriye doğru gidildiğinde, Erden Timur ve Abdurrahim Albayrak'ı görürsünüz. Daha öncesinde, Adnan Polatlar, Ergun Gürsoylar, Haldun Üstüneller gibi ilk anda adlarını hatırladığım futbolu yönetenler, Galatasaray tarihinde yerini almıştır. Hatta bunların arasına, profesyonel anlamda Adnan Sezgin'i de koyabiliriz.
Fakat, Galatasaray'ın bugününde, İbrahim Hatipoğlu'nu ya da Abdullah Kavukcu, yerine geldikleri Erden Timur'un sonrasında gereken aksiyonları alamadıklarını düşünüyorum. Timur'u birçok yerden eleştirebilir, bir çırpıda birçok yanlışını sıralayabilirsiniz. Ancak, sarı-kırmızılıların bugün "futbolun siyaseti" içerisinde, Fenerbahçe'nin gerisinde kalmasının en büyük nedenlerinden birinin, "Erden Timur'un ya da Timurların yokluğu" olduğunu ve Galatasaray taraftarının da böyle bir portreyi çok özledikleri açık açık ortadadır.
Hatta ve hatta, bugünün atmosferinde, Başkan Dursun Özbek'in bile bu boşluğu doldurabilecek, aksiyon alabilecek bir yaradılışa sahip olmadığını düşünüyorum. Bugün Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın elinden futbolcuyu tereyağından kıl çeker gibi alması, benzetme çok hoş olmasa da, "köpeksiz köyde değneksiz" gezmesi gibidir.
Ayrıca geçmişteki bütün işleri, Erden Timur tek başına yapmamıştır. Birçok ünlü ismi Galatasaray'a kazandıran, menajerliklerini değil, arabuluculuklarını yapan George Gardi, ara transferin resmi başlangıcından önce de başroldeydi. Okan Buruk ve Abdullah Kavukçu ile İtalya'da bir araya gelen Gardi, ne oldu da pasif duruma geçti? Söylenene göre 8 milyon euro alacağının bulunması onun suçu mudur yoksa parasını talep etmesi mi suçtur? Üstelik bunu iki kaynak bilir, ya yönetim ya da Gardi cephesi... Bu alacağının miktarını sufle eden kimdir?
Bugün Fenerbahçe ile "kanlı-bıçaklı" olan iki kişi de, Erden Timur ile George Gardi'dir. Fenerbahçe'nin şikayeti üzerine FIFA hakem heyeti, sarı-lacivertlilerin transfer tekliflerinin açıklanması ve gizliliğin ihlali nedeniyle soruşturma başlatmışsa, yine aynı Timur, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne, "eylemlerinin haksız rekabet" oluşturduğuna dair şikayet edilmişse, ezeli rakiplerinin damarına basmasından dolayıdır.
Evet, Erden Timur ve George Gardi, Galatasaray açısından haksız rekabet oluşturmuştur. Cim-Bom'a, "doğru ya da yanlış" yolla da olsa, yıldızları doldurmuş, rekorlarla şampiyonluğa neden olmuştur.
Bugün işte Galatasaray'ın aradığı da budur. Erden Timur ya da onun ruhuna bürünmüş, kimlik ve kişiliğini devralmış yönetici ya da özel atanmış bir "memur"!
********************************
Ne verirsen, onu yersin
Rize’de 6 çocuk annesi Emine Kurt, “Bugün ne yemek yapacağım?” diye yapay zekaya danışıyor, elindeki malzemeleri sıralayıp, onun vereceği tavsiyeleri dinliyor.
Tam da Merkez Hakem Kurulu gibi! "Veri Tabanlı Hakem Ataması" sayesinde her şey düzeldi, adalet geldi. Öyle mi acaba? Eeee ne verirsen, o "yapay aş" gelir kaşığına... Yersen!
FIFA hakemlerinden utanıyor musunuz?
Her yıl devre arası seminerinin olmazsa olmazı, FIFA kokart takma töreniydi. Genellikle basın davet edilir, onlar olmasa bile seminerde hakemlere kokartları takdim edilir ve kamuoyuyla paylaşılırdı. Bu sene tören oldu mu? Eğer olduysa neden bu ilan edilmedi?
Yoksa, FIFA hakemlerinden utanıyor musunuz?
Yoksa, yoksa, klasman düşen bir hakemin FIFA listesinde bulunmasının, UEFA Hakem Konvansiyonu'ndaki yansımalarından mı çekiniyorsunuz?