04.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
Kaldığım yerden…Renkleri kırmızı beyaz olan bir sürü takım var.Bizle renktaş.Formaları şık.En azından bizimkinden şık.Mesela Sevilla'nın beyaz şortlu beyaz forması.Manchester United'ın beyaz şort ve kırmızı üstlü forması.Mesela Real Madrid'in bembeyazı.***Bizim forma turkuaz da olsa eskisinden pek farklı olmayacak.Şık olmayacak.Daha şık olmayacak.Hazırlanan turkuazın da albenisi yok.O da özensiz hazırlanmış.O da basmakalıp.Fotoğrafta bile belli oluyor.***Bir zamanlar bu işlerin hayli içinde olan birisi, "Portekiz milli takımıyla bir otelde beraberdik, onların giydiklerini biz rüyamızda bile giyemeyiz" dedi geçen hafta bana.***Brezilya'ya da farklı bir koleksiyon hazırlarmış aynı üretici firma.***Bunlara şaşırmıyorum.Spor tekstiliyle uğraşan üretici firmaların Avrupa metropollerindeki dükkanlarıyla bizimkiler arasındaki ne fark varsa, Portekiz milli takımının giydikleriyle bizimkilerin giydikleri arasında o kadar fark var.Yani…Tavır milli takıma değil.Pazarda bizim yerimiz bu kadar bu üreticilere göre.***En popüler markaların Milano, Paris, Londra'daki mağazalarında yok yok.İstanbul'dakiler de hiçbir şey yok.Onlarla kıyaslayınca.***İstanbul bir nevi outlet onlara göre.Benzetme yerindeyse.***Gelelim sadede.Futbol Federasyonu bütçesi 100 milyon dolar.Üretici firma 1.5 milyon dolar ya vermiştir ya vermemiştir.Belki biraz da fazlasını vermiştir.Hepsi hepsi bu.Bütün afralarının tafralarının sebebi bu.1.5 milyon dolar.***Galatasaray UEFA Şampiyonluğuna giderken Fatih Terim'in her isteği yerine getiriliyordu anlaşmalı oldukları firma tarafından.Galatasaray'ın havalı ve değerli olduğu günlerdi.***Şimdi EURO 2008'e gidiyoruz.16 takımdan biriyiz.Göz önündeyiz.Yine değerliyiz.Anlaşmayı karşılıklı gözden geçirmenin tam zamanı, gerekirse bozmanın da.Blöf yapacaksak şimdi…***Bizle beraber büyüyecek bir firma buluruz, burunları kaf dağında olmayan.Bence.Bulamazsak kendimiz dikeriz.Merter'de.Ve…Biliyorsunuz Fenerbahçe bir sene böyle yaptı.***"Şubat'tan sonra bu işler değişmez" dedi, yine bu işlerin hayli içinde olan o kişi. Yetişmezmiş.Yani…1.5 milyon dolar elimizi kolumuzu bağlamış.Yani…Ya seve seve giyeceğiz…Ya da sevmeye sevmeye.Ve… Hikayenin özü bu.Gerisi hikaye. Devam ediyorum. …Sorun milli formamızın renklerinde değil...Dizaynında.Dizayn çok sıradan.Albenisi yok. Özen gösterilmemiş.Basmakalıp hazırlanmış...…İtalya'nın modacıları 90'ların ortasında, milli takımlarının formasına el attılar.En seksi forma seçildi 98 Dünya Kupası'ndaki forma.Üst aynı mavi üsttü, şort da aynı beyaz şort...Değişen dikimi, kesimi, kumaşıydı.Özen gösterilmişti.Vücudu sarıyordu……Forma, sahadaki futbol kadar önemli, futbolcu kadar da.İlk o fark ediliyor.Forma, federasyon başkanının, teknik adamların, yöneticilerin, hatta üretici firmanın zevkine teslim edilemeyecek kadar önemli.Formayı giyenler, en az birer milyon dolarlık oyuncular.Bir forma için, bir teknik direktöre verilen bir yıllık para, sokağa atılabilir.Mesela Giorgio Armani'nin oturduğu sokağa...…Eğer formanın rengi değişecekse, formayı mesela Giorgio Armani dizayn etsin.Ama önce bu formayı bu renklerle dizayn etsin...Görürsünüz "böyle kalsın, değiştirmeyelim" diyeceksiniz… Geçen haftadan... "Bir başka dikkatimi çeken şey de TRT'nin Stadyum Programı. Bu programın sıkı takipçisiyim. Orada yorumcular tarafsız gibi görünürler ama pek de samimi değiller. Hele biri var ki, bence Fenerbahçe'nin şampiyon olamayışına çok üzüldü. Galatasaray'ın şampiyonluğunu da kıskandı. Adını vereyim, sayın Bilgin Gökberk."İsmail Detseli bunları yazan. Kim mi?Bilmiyorum.Bir yerel gazetede yazıyor."Memleket"de.***İsmail bir tane olsa önemli değil.Pas geçerim.Ama…Memlekette çok "İsmail" var.Her evde bir İsmail.Model aynı model.Ortak özellikleri sabit fikirli olmaları.***Oh be, ne güzel!Salla gitsin.Tutarsa ne ala.Tutmazsa da…Ne diyelim?Mualla.***İsmail Bey, ben Galatasaraylıyım.Ayıptır söylemesi.Yani…Mualla. İSMAİL ANLAMIŞ FENERLİ OLDUĞUMU! 2007'de de bir şey değişmedi.Hayatlarında en önemli şey futbol olanların, hayatları sadece futbol olanların gücü bu kadar.Etkisi de bu kadar.Tirajı da, reytingi de…***Onları hayatlarında futboldan başka hiçbir şeyi olmayanlar takip ediyorlar.Okuyorlar, dinliyorlar, seyrediyorlar.Sadece onlar…Onlarla da buraya kadar.Ve…Hem tatsızlar hem tuzsuzlar.Renksizler de…Ortaya çıkan da tatsız, tuzsuz, renksiz.***Futbol ne reyting alıyor ne de tiraj.Sebebi bunlar.Ve…İddaa'yı, İddaacıları çıkartın, bakın geriye ne kalıyor.Neredeyse hiç.***70 milyonluk Türkiye'de futbol hastalarının sayısı olsun olsun 700.000 olsun.30-40 milyon var geride.Bir şekilde futbolla ilgilenen.Ama ısrarla bu oyunun içine girmiyorlar.Çekiniyorlar.Bu tantanadan.Bu tatsızlıktan tuzsuzluktan.Renksizlikten.***Her evde bir "hasta" var.Bir fanatik.Gazetelerin futbol sayfaları, televizyonların futbol programları bunlara göre yapılıyor. Bunlar hedef alınıyor.Ya diğer odadakiler?Fanatiğin karısı, çoluğu çocuğu, anası, anneannesi, kayınvalidesi, şusu busu.Onları bu oyunun içine çeken kazanacak.Futbol da kazanacak.***Genel yayın yönetmeni bizim Barış (Ertül), yayında söylemeseydi ben de söylemeyecektim.Radyospor'da en çok ben dinleniyormuşum.Normal.Onlar evdeki o tek kişiye program yapıyorlar.Ben diğerlerine ...Üstelik benimki program değil.Programlanmış değilim.***2008'de de sizleri bekleyecekler.Diğer odalardakiler…Bu oyunun içine alalım onları da. Ve…Benden söylemesi.Ve…Tabii bence. bilgingokberk@mail.com Diğer odadakiler, ben, Radyospor