İki günde Süper Lig kupasını evine götürebilecek iki takımın unutması gereken iki karşılaşmasını izledik. Futbol adına hiçbirşeyi ortaya koyamayan Galatasaray ve Fenerbahçe, şampiyonluk tacını bu futbol ile müzelerine nasıl taşıyacaklar merak ediyorum.
Önce sarı kırmızılıların Trabzonspor önünde, şimdi de sarı lacivertilerin Beşiktaş’a karşı fakir futbollarına tanık olduk. Galatasaray’ın Arena’da bıraktığı iki puandan sonra Fenerbahçe’nin İnönü’de bile olsa kesin galibiyetle çıkacağına inananlardan biriydim. Ancak eğer bu beklentiler gerçekleşmediyse tek suçlu Aykut Kocaman’dır. Sahaya sürdüğü ilk 11’e “Maçın kontrolünü sağlayın” talimatı vereceğinize, “Rakip takımın hatasını avantaja dönüştürün” talimatı verirseniz olacağı bu olur.
Fenerbahçe doksan dakika boyunca Beşiktaş’ı seyretti. Hata yapmasını bekledi. Kara Kartallar diğer maçlara oranla hata yapmayınca bu sonuç ortaya çıktı. Oysa derbi maçların sonucu önceden belli olmaz kuralı tüm dünya derbileri için geçerlidir. Beşiktaş önceki maçlarda ne kadar kötü sonuçlar alırsa alsın, Fenerbahçe maçında terinin son damlasına kadar mücadele edeceği belliydi. Derbi maçların tılsımı da zaten burada yatar. Fenerbahçe’de yorgunluktan olsa gerek, gözüme girebilecek tek futbolcuya rastlamadım. Çünkü kimse mücadele etmedi.
Beşiktaş’a gelince... Tayfur hocanın elde ettiği ilk galibiyet... Portekiz bağlantısı ile elde edilen bu galibiyet sanırım ÇETEYİ de rahatlatmıştır. Aslında Fenerbahçe galibiyeti kötü günler geçiren tüm Beşiktaş camiasinda doping etkisi yaratacaktır.
Şimdi herşey yeniden başlıyor. Süper Final’in hem üstü hem de altı kaynamaya başladı. Bu sonuçla kimin şampiyon olacağı, kimin UEFA Avrupa Ligi’ne direkt gideceğini kimsenin kestirdiğini sanmıyorum.
Sonuçta Trabzon-Fenerbahçe ve Galatasaray-Beşiktaş maçlarını merakla bekliyorum.