Türkiye ilk yarıya tedirgin başladı. Bu tedirginliğini ilerleyen dakikalarda atamadı. Aslında Almanya’nın üzerine gidecek tüm silahlar mevcuttu. Berlin stadını dolduran Türkler en azından biraz daha cesur futbol beklemeye gelmişti. Türkler’in, Almanya’nın teknik donanımını ele geçirmesi olanaksızdı. ancak hırsıyla, stadı dolduran binlerce yüreği arkasına alarak bu açığı doldurabilirdi. Başaramadı.
Hiddink gol yemeyelim de, maç nasıl giderse gitsin düşüncesi ile sahaya çıktı. Kolektif atağa kalmakta zorlanan Türkiye, Halil Altıntop’un zekası ile karşı kaleyi cılız da olsa yokladı. Dakikalar geçince Almanlar anladı ki, Türkler karşılaşmayı sahasında kabul edecek. Hiddink’in bu dizilişi Almanları cesaretlendirdi ve ilk yarının son dakikalarına doğru ataklarını artırdı. İlk gol de bu korkak dizilişin meyvesi oldu.
İkinci yarıda zaman zaman diri Türkiye izlesek de başlangıçtaki korkak futbol devam etti. Maça nasıl başlarsanız öyle bitirirsiniz diye bir deyim vardır futbolda. Türkiye korkak başladı ve kendi ipini çekti. Yani farklı yenilgiyi altın tepsiyle rakibine sundu. Bu izlediğim Türkiye, 2002 de yakaladığı o ruhtan oldukça uzaklasmış. O ruhu canlandıracak taşları yeniden yerine oturtmayı başaramazsa ortaya koyduğu bu futbol ile yok olur gider.