Bugüne kadar nice federasyon başkanına görevi bırakması için baskı yapıldı, niceleri düşürüldü, istifa etti, çekildi… Ancak, futboldaki iktidar savaşları hiç bu kadar kişiselleşmemişti…
Vazgeçilmezi “ekip ruhu ve ahenk” olan elemanlarla oynanan, hayatın her alanında kendini ispatlamış bireylerin girmek için yarıştığı kurullar ile yönetilen, hakeminden hukukuna “kurallar manzumesi bir kurumsallık hedefiyle” uzmanlara, profesyonellere emanet edilen dev futbol endüstrimizin (!) en tepesindeki insan, hiç de beklenmedik anda ceketini alıp gitmesini nasıl açıkladı? “Göksel Gümüşdağ ile uğraşmaktan bıktım”!..
Restoranda masadan kalkıp gider gibi. Buram buram kişisellik kokuyor mesele… Veya o düzeye çekilmek istenen “çok daha derin” bir hadise. Yani, Milli Takım’ın buruşması, hakem operasyonunun ele yüze bulaşması, damping yapılıp çeyreğine razı olunan - o bile başarılamayan - yayın ihalesi falan vız gelip tırıs gitmiş…Orta karar bir kulüp başkanının “muhalefeti” sebepmiş başkanın koltuktan kalkmasına.
Ne güç varmış Başakşehir Şirketi’nde, camiasında, başkanında!.. Bu memleketin en makbul iş adamlarından birini düşürüverdi memlekete karsız/çıkarsız hizmet vermek için oturduğu koltuktan.
Bizim neslin haber ustası Faik Gürses, yeni neslin performansına ayak uydursa, olayı açmak, anlayıp anlatmak için fazla mesai yapmasa, o kadarını da bilemezdik. Alışıldık şekilde türlü çeşitli komplo teorilerine esir olurduk ya; neyse. Hiç değilse bir istifa gerekçesi var elimizde. Fakat kesmedi. Sayın Özdemir’in ayrılış sebebini duyduk, lakin “nasıl olabilir”in yanıtını kestiremiyoruz çünkü. Futbol tarihimizde ilk defa mı bir kulüp başkanı TFF başkanının gitmesini istemiş, o yönde çaba göstermiştir? Sayın Gümüşdağ’ın niyeti, futbolun daha ehil ellere geçmesi midir, yoksa “o gitsin ben başkan olayım” mıdır? İstifa eden mi, ettiren mi daha iyi yönetir futbolu?
Geniş bakın… Futbolun kilit taşı, bir başkası adına mıntıka temizliği yapmak için yerinden oynatılmış olmasın sakın? Ve daha bir sürü soru. Zira, bu yaşananlar normal değil. Daha doğrusu futbolun kendi dinamikleri içinde ve hayatın doğal akışına uygun değil. Tetikleyen, “emir” midir, “rica” mı, “ihtiyaç” mı; yoksa inanmamız istendiği gibi sadece “mevki/makam ihtirası” kaynaklı kişisel çatışma mı, ortaya çıksın biz de yazarız bakışımızı. Eldeki bu verilerle yorum yok… Sadece endişe var! İyi bir yere gitmediğimiz, yarının bugünden iyi olamayacağı belli.