Zaten hediye paketi gibi bir haftaydı Fenerbahçe için!.. Beşiktaş, Galatasaray, Başakşehir ikişer puanı çöpe atmış ve Fenerbahçe’nin karşısına ligin en az gol atan takımı Gaziantepspor çıkmıştı.
Daha geçen hafta Kasımpaşa’ya gol olup yağan Fenerbahçe, rakibinin özel durumu nedeniyle düzelmiş miydi yoksa bir sıkımlık barut mu kullanmıştı iyice belli olacaktı.
Skor tatmin edici olmayabilir ama daha ilk yarıda belli oldu ki, Fenerbahçe yavaştan da olsa “üstüne koyarak” geliyordu...
Bir kere hızlanmıştı Advocaat’ın takımı... Akıcı ve futbolcularının yeteneklerini ortaya çıkarıcı oynuyordu.
Yani, temaslı ikili mücadelelerden çekinmiyor, üstelik çoğunu kazanabiliyordu artık. Kaptığı toplarla rakibin bıraktığı boşluklara koşular yapan hızlı adamlarını besleyebiliyordu.
Rakip defans yerini aldığında kanatlarını çalıştırıyor, sık ve net pozisyonlar yaratabiliyordu.
En azından bir devre!..
Advocaat’ın geçen hafta beş atan takımı aynen çıkardığı maçta Fenerbahçe orta sahasındaki Ozan ile sol açık Volkan, Emenike’nin yanında 2 ve 3. santrforlar gibi oynuyorlardı.
Tek başına Volkan en az üç gol kaçırdı bir devrede. İkinci devre bir o kadar daha... Üstelik kendi yarattığı pozisyonlarda. Volkan şu son vuruşlarını düzeltirse çok iş yapacaktır bu ligde.
Gaziantep “ne yer ne atar” tarzını sürdürürken Fenerbahçe’nin skora yansımayan artıları çoğaldı maç boyunca. Mesela Emenike, Kasımpaşa karşısındaki iki asistin zevkini almış olmalı ki, artık egoistliği bırakmış pozisyonu arkadaşlarına ikram edebiliyordu.
Tabi sağlam yönü defansı olan Gaziantep karşısında kolay değildi gol atmak. Hele pozisyonları harcayarak. Gol için bir duran top gerekti ki, onu da Volkan yarattı, Lens kullandı, Emenike attı Fenerbahçe’nin bariz olarak üstün oynadığı ilk devre.
Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki baskısını merak edenler için söyleyeyim; kaleci Volkan’ın forması bir kez kirlendi, o da Souza’nın biçimsiz geri pası kornere çıkmasın diye yattığında...
Maçın ikinci yarısı herkes farkın artmasını beklerken Gaziantepspor Teknik Direktörü İsmail Kartal’ın hamlesi ve takımı toparlaması ile başladı. Kaybedecek bir şeyi kalmayan konuk takım kapanmaktan vazgeçti.
Fenerbahçe hızlı adamları için bulunmaz bir fırsattı bu koşullar ama Volkan koşup yaratıp kaçırmaktan, Ozan uzun mesafe gidip gelmekten yorulmuştu.
Advocaat ikisini de çıkarıp yerlerine Sow ile Alper’i yerleştirerek farkı açmak istedi. Bu fikir defansı unutturdu Fenerbahçe’ye.
Sekiz dakika geçmeden Fenerbahçe taraftarı takımını alkışlarken Kjaer’in bakışları arasında Ghilas’ın golü ve şok!.. Ligin en zor gol atan takımına ligin en kolay golünü armağan etti Fenerbahçe defansı.
Berbat durumu kurtaran Advocaat’ın forvete dönük oyna emri verdiği Souza oldu. Tuhaf ama gerçek; en az altı net gol kaçıran Fenerbahçe’nin ikinci golü de duran toptan geldi.
Skor ve oyundan bağımsız olarak Hollandalı hocanın çıkardığı takım, yaptığı değişiklikler Fenerbahçe’nin tarzının ve oyun yapısının oturduğunun habercisiydi aslında. Artık pozisyon yaratıyordu, kazanıyordu, gol yese de tepki veriyordu ki, bunlar hep artı hanesine yazılabilir Fenerbahçe’nin...
Eksilerin başında seyirci geliyor aslında... Rakiplerinin puan kaybettiği haftada kolay maçı zora soksa da son hesapta kârlı çıktı Fenerbahçe. Devamda ısrar etmesi lazım. Feyenoord ve Osmanlı maçına bir kademe yukarıda Fenerbahçe şart.